Doğada yok olma krizi yaşanıyor ve bu durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Pek çok türün risk altında olduğu günümüz durumu iklim kriziyle birlikte çıkmaza gidiyor. Türler 10 milyon yılda görülmemiş bir hızla yok olurken, şu anda biyoçeşitlilik hızla düşüyor ve 1 milyondan fazla tür de yok olmanın eşiğinde...

Sadece Hayvanlar Değil, Milyonlarca Yıl Önce Evrimleşmiş Özellikleri De Yok Olma Krizi ile Kayboluyor

Araştırmacılar bu yok olma krizi halini, hayvan yaşam alanlarını ele geçiren, doğayı kirleten ve küresel ısınmayı körükleyen insan faaliyetlerine bağlıyor. Buna karşın, 19 Aralık'ta kabul edilen doğayı korumaya yönelik yeni bir küresel anlaşma, bu duruma yardımcı olma potansiyeli taşıyor olabilir. Bilim insanları, anlaşmanın başarılı olabilmesi için her ülkeyi bilinçli karar vermeye davet ediyor.

Bir hayvan türü kaybolduğunda, onunla birlikte bir dizi özellikleri de kayboluyor. Yani, evrimsel süreçte meydana gelen binlerce veya milyonlarca, hatta milyarlarca yıl almış olabilecek genler, davranışlar, faaliyetler, diğer bitki ve hayvanlarla etkileşimler gibi özellikler de kaybolma tehlikesi taşıyor.

Böyle bir durumda belirli bitkilerin tozlaşması, topraktaki besin maddelerinin çalkalanması, ormanların gübrelenmesi veya diğer hayvan popülasyonlarının kontrol altında tutulması gibi, türlerin bir ekosistemde oynadığı roller de kayboluyor.

Yok Olma Krizi Çoğunlukla İnsanların Suçu!

Son beş yüzyılda, 1600'lerin sonlarında Mauritius adasında öldürülen Dodo kuşu gibi, yüzlerce eşsiz hayvan dünya genelinde yok oldu.

Doğadaki nesli tükenen canlılar konusunda pek çok durumda insanlar suçluydu. Quagga'nın 19. yüzyılın sonlarında Güney Afrika'nın zebra alt türlerini sonuna kadar avlaması örneğinde olduğu gibi, balıkçılık veya avlanma yoluyla canlılar zarar gördü. Daha yakın zamanda, vahşi yaşam alanlarını kirleten, bozan veya ele geçiren faaliyetler yoluyla da bu zarar artarak devam etti.

Bir türün nesli tükenmeden önce o tür, "işlevsel olarak nesli tükenmiş" şeklinde kabul edilebilir. Bu da türün hayatta kalmasını sağlamak için yeterli sayıda birey kalmadığını ifade ediyor. Yok olma krizi bu temel üstünde canlılığı tüketiyor.

Onları Sonsuza Kadar Kaybettik…

"Toughie", Rabb's Fringe-Limbed ağaç kurbağasının bilinen son bireyiydi. Panama'da vahşi doğada, birkaç düzine dışında türünün tamamı kitrid mantarı tarafından yok edilmişti. Atlanta Botanik Bahçesi'ndeki muhafazasında eşi olmadan 2016 yılında öldü.

Yolcu güvercin Martha’nın hikâyesi, hayvan neslini koruma bilinçlenmesi için uyarıcı bir hikâye olabilir. 1850'lerde hala milyonlarca yolcu güvercini vardı, fakat koruma önlemleri çok geç alındığından, sonunda soyları tükenmek üzere avlandılar. Sonuncusu Martha, 1914'te Cincinnati Hayvanat Bahçesi'nde öldü.

"Ben" veya "Benjamin", Tazmanya kaplanı olarak da bilinen keseli bir etoburdu ve dünyanın bilinen son thylacine'iydi. Hayvana, Benjamin'in 1936'da Tazmanya'daki Beaumaris Hayvanat Bahçesi'nde ölmesinden sadece iki ay önce koruma statüsü verildi.

Bazısının İse Birey Sayısı O Kadar Az Ki, Onlar İçin De Ümit Kalmadı

Yakında nesli tükenip sonu gelecek başka hayvan türleri de mevcut. Dünya’nın en küçük yunusu olarak tanınan Vaquita (Körfez Muturu) popülasyonları, balık ağları tarafından tahrip ediliyor. Bu sebeple de nesilleri kritik dereceye gelmiş durumda. (yaşam alanlarında yalnızca 18 kişi kaldılar)

Fillerden sonra en büyük ikinci kara memelisi olan Kuzey beyaz gergedan alt türü de bu listede yer alıyor. Türünün son erkek üyesinin 2018'de ölümünden sonra, neslin iyileşme ümidi tamamen yok oldu. Şuanda sadece bir dişi ve kızı kaldı.

Bilim insanları, bu son hikayelerinin önemli olduğunu söylüyor, çünkü pek çok yok oluş göz önünden kayboluyor.

“Biz De Doğanın Bir Parçasıyız ve Hayatta Kalmak İçin Doğaya İhtiyacımız Var”

EO Wilson Biodiversity başkanı ve CEO'su Paula Ehrlich, "İnsanlığımızın özünde bir yerde, bu yaratıkları tanıyoruz, hikâyelerinden etkileniyoruz ve yardım etmek için şefkat ve belki de ahlaki bir zorunluluk hissediyoruz" dedi.

Ehrlich, "Bir hayvanın olduğu ve dünya için yaptığı her şeyi anlamak, bizim de doğanın bir parçası olduğumuzu ve hayatta kalmak için doğaya ihtiyacımızın olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor" ifadelerini kullandı.

Ehrlich, "En iyi çabalarımıza rağmen, yok olma oranının insanlar sahneye çıkmadan öncekinden bin kat daha yüksek olduğu tahmin ediliyor" diye konuştu. Bu gidişle yüzyılın sonuna kadar hayvan neslinin yarısının gitmiş olacağını da sözlerine ekledi.

Ehrlich, onları şimdi korumak için elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerektiğini belirterek, "Doğayı ve doğanın bir parçası olarak bizi ayakta tutan karmaşık yaşam ağını daha iyi anlıyoruz" şeklinde konuştu

https://www.science.org/doi/abs/10.1126/science.1251817