Yaşam bilimlerinin şehri Wageningen’den herkese merhaba!Evet, şehrin sloganı bu. Mart ayının başında Hollanda’da Wageningen Üniversitesi ve Araştırma Merkezi'nde (WUR) doktora eğitimine başladım. Şehirden biraz bahsedince neden bu sloganı hakettiğini daha iyi anlayacaksınız.

<em>Wageningen Üniversitesi kampüsü. Foto; Masterportal.</em>
<em>Wageningen kampüsünden görüntü. Foto; Fatma Akın.</em>

Wageningen, QS (Quacquarelli Symonds şirketinin yaptığı üniversite dereceleri) sıralamasında dünyanın en iyi tarım üniversitesine ev sahipliği yapan oldukça küçük bir şehir. Latince doğum günü anlamına gelen Dies Natalis deyimi kullanan WUR, bu yıl 11 Mart’ta 101. yılını kutladı. Ayrıca sanayi ve üniversite işbirliği odaklı bir ekosistem olan Gıda Vadisi de Wageningen Üniversitesi ve Araştırma’nın (WUR) bünyesinde bulunmaktadır. Gıda Vadisi sadece Hollanda odaklı değil ayrıca yurtdışında da pek çok firma ile işbirliğiiçinde; ziraat ve gıda ile ilişkili bilimler ve teknoloji alanında araştırmalar yapan yaklaşık 15 bin kişi burada istihdam edilmektedir.Üç şehrin tarihçesinde önemli diğer bir nokta ise ikinci dünya savaşı sonunda teslim olan Nazi Almanya’sı ile yapılan anlaşma Wageningen’de 5 Mayıs 1945 tarihinde imzalandı. Nazi Almanya’sı işgalinden kurtulan Hollanda 5 Mayıs gününü Kurtuluş Günü olarak kutlamaktadır.Wageningen’de beşinci haftamı tamamladım ve zamanın bu kadar hızlı akıyor olması beni bir yandan ürkütmüyor değil. Dört sene göz açık kapayıncaya kadar geçer mi geçer. Geldiğim ilk günden beri ister istemez Türkiye ile sürekli bir karşılaştırma halindeyim. Mesela doktoraya başlama tarihinde herhangi birkısıtlamanın olmaması. Örneğin, Nisan veya Mayıs ayında başlamak mümkün. Çünkü burada doktorada alınan dersler lisanstaki gibi derslerden oluşmuyor. Kredi doldurma zorunluğu burada da var. Wageningen’de minimum 30 kredi (ECTS). 1 ECTS kredisi ise 28 saate denk geliyor. Almayı planladığım derslerden bazıları Bilimsel Yazım, Hikâye Anlatıcılığı, Proje Teklifi Yazmak, Hayvan Bilimlerinde Bilim Dürüstlüğü ve Etik. Bu dersler birkaç günlük, bir haftalık veya birkaç aylık derslerden oluşuyor. Bunun dışında doktora tez önerimi yazmak, kongrelerde sözlü sunum veya poster sunmak, derslerde asistanlık yapmak ve bir lisans veya yüksek lisans öğrencisine danışmanlık yapmak da kredilendiriliyor. Şöyle bir durumda dördüncü senenizin son iki ayında bile ders almak mümkün.

<em>Foto; Wageningen Campus.</em>
<em>Fatma Akın bisikletiyle geziyor.</em>

Türkiye’den farklı olarak burada iki değil altı dönem var. Hangisinin daha sağlıklı ve verimli olduğuna dair karar verebilecek tecrübem henüz oluşmadı. Wageningen’deki 6 dönem birer ve 1 buçuk aylık dönemlerden oluşuyor. Ben de burada Genomik adında bir yüksek lisans dersi almaya başladım. Her günöğleden sonra bu derse gidiyorum. Hem teorik hem de uygulamalı bir ders. Her günümü bir derse ayırmanın beni sarstığını da itiraf etmeliyim. İlk defa bu kadar yoğun bir ders alıyorum. Ders bittikten bir hafta sonra ise sınava gireceğim. Ama doktora derslerinde sınav yok. Bunun yerine bol bol ödevlere yer veriliyor. Bu şekilde doktora öğrencisinin dersten daha iyi verim alması hedefleniyor. Ders yoğunluğunu ekleyince yüksek lisans derslerinin çok daha ağır olduğunu söylemekte bir sakınca görmüyorum. İlk izlenim olarak bir dönemde 6-7 ders alıp dönem sonunda sınava girmektense iki ders alıp bir ay sonra sınava girmek daha makul geldi. Bu sadece kişisel gözlem.Gelelim danışmanlara, burada onlar için promotor deniliyor. 2017 yılına kadar doktora öğrencilerinin danışmanları sadece Profesörler olabiliyormuş. Şimdi ise buna doçent ünvanına sahip olan hocalar da eklenmiş. Doktorada genellikle bir promotor bir de co-promotor (ikinci danışman), öğrenciye danışman olarak atanıyor. Ama buna ek olarak Daily supervisor dedikleri doçent veya yardımcı doçent olan bir danışman daha var. Bu danışmanla düzenli olarak her hafta toplantı organize etmek gerekiyor. Kimi zaman bu danışmanları yerinde bulmak gerçekten zor olabiliyor. Üniversitenin iki haftada bir yayımlanan dergisinde (Resource) bir öğrenci, bu durumu şöyle aşmış; Balığına hocasının ismini koymuş ve danışman hocasına konuşur gibi her gün balığına konuşup sorunları çözmeye başlamış. Daha sonrasında hocasına maillerini atmış.

Evlilik töreni gibi tez savunma törenleri

Burada ikinci hafta kendi danışmanımın (promotor) mezun ettiği bir öğrencinin tez savunması törenine katıldım. Wageningen’de tez savunma törenleri Aula adı verilen ve kilise gibi yüksek tavanlı bir binanın salonunda herkese açık olarak gerçekleştiriliyor. Ambiyans kilisede bir evlilik törenini andırıyor, tabii daha az şatafatla.

<em>Aula. Foto; Fatma Akın.</em>
<em><span style=

Paranymph ve jüri üyeleri. Foto; Canan Ziylan arşivi.">Sahnenin her iki tarafında tez jüri üyeleri ve hocaları bulunurken, tez sunumu ve soru-cevap esnasında size "Paranymph" denilen iki arkadaşınız eşlik ediyor. Düğünlerde gelin ve damada eşlik eden, yardımcı olan sağdıçlar gibi düşünebilirsiniz. Mesela bu Paranymphlerden tezden veya tezin öneriler kısmından bir parça okumaları istenebiliyor. Ayrıca Hollandalı hocalar bu tören için uzun cüppelerini giyiyorlar ama sadece profesörler giyebiliyor. Konuşma yapacakları vakit kafalarına bu takkelerini takarken, yerlerine oturduklarında kafalarından çıkartmaları gerekiyor. Fakat bu şart sadece erkek hocalar için geçerli, çünkükadın hocaların saçları bozulur diye onların çıkartma zorunluğu yokmuş.

<em>Profesörler cüppeleri ile. Foto; Resource.</em>

Bu törene ayrıca eşlik eden önemli bir aktör daha var! Hollandaca onlara pedel deniyor. Aslında mübaşir demek yanlış olmaz. Mahkeme salonlarındaki mübaşirlerden daha eğlenceli bir işleri var. Pedel hanım/bey tez savunmasını yöneten kişi. Tez savunması için verilen bir saat sonunda (Hollanda’daki ötekiüniversitelerde 45 dk olanı da var) pedel hanım/bey salona girip sahneye geldiğinde elindeki topuzu yere vuruyor ve "Hora est!" diye bağırıyor.

<em>Pedel'in topuzu. Foto; Fatma Akın.</em>

O anda kimin konuştuğunun çok bir önemi yok. Ama tez savunma törenine başkanlık eden bir profesör, doktor adayının sözünü tamamlamasına izin veriyor.Başka bir Hollanda üniversitesi olan Groningen Üniversitesi, bu tören içinayrıntılı bir açıklamaya yer vermiş, merak edenler buraya tıklayabilir.Çok resmi bir şekilde yürütülen bu törende aslında doktor adayının doktora tezi zaten kabul edilmiştir. Ama Hora est’ten sonra Pedel hanım/bey, tüm tez jüri komitesini yanında götürüp salondan çıkartır. Bu komite nihai kararı alınca yine onlara eşlik ederek salona geri dönerler ve aldıkları kararı ilan ederler.Evet nur topu gibi artık bir doktora dereceniz var. Diploması teslim edilir, taze doktorimzasını atar. Tıpkı nikâh töreni gibi değil mi?

<em>Canan Ziylan imza atarken. Foto; Ziylan'ın arşivi.</em>
<em>Doktora ve evlilik karşılaştırması. Görsel; PhDComics.</em>

Yeni taze doktor için danışmanlar konuşmalarını yaparlar ve sonrasında elbette parti var!Aslında bu ritüeller ne kadar resmi organizasyonlar da olsa, eğlencelibir tarafı da var. En azından hayatınızın geri kalanında hatırlayacağınız önemli bir kilometre taşı. Darısı başımıza!Yeni akademik doktor Hintli olduğu için, tez savunma töreninin ardından organize edilen partide Hint yemekleri yedik. Yeni doktora hediyeleri teslim edildi.Danışmanlara hediyeleri verildi. Güzel ve sıcak bir ortamdı. Kendimi yabancı hissetmedim.Yazımı şu anekdotla bitireyim. Yüksek lisans tez danışman hocam anlatmıştı bunu. ABD’de post-doc yaparken bir çalışma kâğıdına kahve veya çay dökülmüş, iş arkadaşı ise “bu kağıtlara çay, kahve dökülmezse çalıştığımız nereden anlaşılacak?” demiş. Hayatımda yeni bir deftere başladım, bakalım hangi sayfalarına çay, kahve dökeceğim?Tüm bunları yazdıktan sonra şunu farkettim; Wageningen’de fastfood zincirlerinden hiç biri yok. Ne bir McDonalds, ne Burger King ne de Starbucks var burada. 32 km 2 ’lik bir şehir nihayetinde burası. Muhtemelen insanlar daha büyük şehirlerde bu dükkanlara uğruyorlardır.