Dopamin orucu, bilişsel davranışçı terapiye dayanan ve sağlıksız uyaranların (bildirimler, bip sesleri) daha az baskın hale gelmesini sağlayan bir yöntem olarak biliniyor. Kaliforniyalı psikiyatrist Dr. Cameron Sepah tarafından ortaya atılan dopamin orucunun oruç ya da dopaminle çok az ilgisi bulunuyor. Sepah'ın New York Times'ta söylediği gibi, "Dopamin, bağımlılıkların nasıl pekiştirilebileceğini açıklayan ve akılda kalıcı bir başlık oluşturan bir mekanizmadır." Harvard Health Publishing'de dopamin orucu hakkındaki makalesinde Dr. Peter Grinspoon, dopamin orucunun yanlış anlaşılmasının temelinin ismine kadar gittiğini düşünüyor. Dopamin aşkla ilgili duygular da bile etkin olan bir hormon ve popüler olduğu için bu isim insanlara cazip gelebiliyor.

Dopamin orucu nedir?

Peki, dopamin orucunun arkasındaki düşünce nedir? Dr. Sepah'ın dopamin orucu ile amaçladığı şey, bilişsel davranışçı terapiye dayanan ve sağlıksız uyaranların azaltılmasını sağlayan bir yöntemdi.Dopamin orucuyla üstesinden gelinebilecek altı zorlayıcı davranış bulunuyor:

  • Duygusal yeme,
  • aşırı internet kullanımı ve oyun oynama,
  • kumar ve alışveriş,
  • porno ve mastürbasyon,
  • heyecan ve yenilik arayışı,
  • keyif verici uyuşturucular.

Ancak bunlarla sınırlı değil. Dopamin orucu, size sıkıntı veren veya hayatınızı olumsuz yönde etkileyen herhangi bir davranışı kontrol etmeye yardımcı olmak için kullanılabilir.Bu tür uyaranlar modern ve teknoloji merkezli bir toplumda yaşama eşlik eden unsurlardır. Bize anında ancak kısa süreli bir güç sağlayan bu ödüllendirici bildirimlere otomatik olarak yanıt vermek yerine, beynimizin bu potansiyel bağımlılık bombardımanına ara vermesine izin vermeliyiz.Dr. Sepah, bağımlı olduğumuz teknolojik aletlere ve onlara gelen bildirimlere hemen cevap vermemizi yavaşlatarak zamanla sıfırlandırabileceğimizi söylüyor. Yani, daha basit ve doğal aktiviteler yaparak, hayatlarımız üzerinde kontrolü yeniden kazanabiliriz ve mutluluğumuza müdahale edebilecek kompulsif davranışları daha iyi ele alabiliriz.

Doğal olarak oluşan bir beyin kimyasalıyla oruç tutamazsınız!

Dopamin'in kontrolünü bir oruçla sağlamak mümkün mü? Bu sorunun cevabı aslında değil. Çünkü beyninizde oluşan bir kimyasalını bilinçli bir şekilde kontrol etmeniz pek mümkün değil.Kısaca doğal olarak oluşan bir beyin kimyasalından "hızlı" olamazsınız. Dopamin, vücudun nörotransmiterlerinden biridir ve ödül, motivasyon, öğrenme ve zevk için vücudumuzun sisteminde yer alır. Dopamin, ödüllere veya zevkli aktivitelere yanıt olarak yükselirken, aşırı uyarıcı aktivitelerden kaçındığınızda gerçekte azalmaz, bu nedenle “hızlı” bir önlem aslında dopamin seviyenizi düşürmez.

Ne yazık ki, kalabalık bir insan kitlesi, bilimi ve tüm dopamin orucu kavramını yanlış yorumladı. İnsanlar dopamine sanki eroin ya da kokainmiş gibi bakıyor ve kendilerine bir “tolerans molası” verme anlamında oruç tutuyorlar; böylece kendilerinden mahrum bıraktıkları şeylerin zevkleri (yemek, seks, insan ilişkileri) tükendiğine inanarak tekrar tüketildiğinde daha yoğun veya daha canlı olacak zannediyorlar. Ancak bu hiç de bu şekilde işlemiyor. Oruç, sadece stresi azaltmak ve farkındalık temelli uygulamalara girişmek için basit bir teknik olabilir.Dr. Sepah, yaşam tarzımızı minimum düzeyde bozacak bir şekilde hızlı başlamamızı tavsiye ediyor. Örneğin, günün sonunda bir ila dört saat arasında (iş ve aile taleplerine bağlı olarak), bir hafta sonu günü, her üç ayda bir hafta sonu için dopamin orucu uygulayabiliriz. Yerel bir geziye veya yılda bir kez tatile gidilmesi de buna dahil. Bu, illa ki yeni veya çığır açan bir fikir olmasa da, kulağa mantıklı geliyor.

Dopamin orucu ve temel fikri

Bununla birlikte, insanlar, beynimizde dopaminin nasıl çalıştığına dair yanlış anlamalara dayanarak, bu oruç tutmanın giderek daha aşırı, sofu ve sağlıksız versiyonlarını benimsiyor. Yemek yemiyorlar, egzersiz yapmıyorlar, müzik dinlemiyorlar, sosyalleşmiyorlar, gereğinden fazla konuşmuyorlar ve flaş varsa fotoğraflarının çekilmesine izin vermiyorlar gibi.Yanlış anlaşılan bilimsel yöntemler, uyumsuz ve sağlıksız davranışlara neden olabilir. Bunların hiçbirinin aslında dopamini düşürmediğini düşündüğünüzde, bu biraz komik geliyor. Özellikle insanlarla etkileşimde bulunmaktan, insanlara bakmaktan ve insanlarla iletişim kurmaktan kaçınmak Dr. Sepah'ın orijinal fikrinin bir parçası kesinlikle değil.İnsan etkileşimi (bir şekilde zorlayıcı ve yıkıcı olmadıkça), her gün saatlerce sosyal medyada gezinmek gibi sağlıksız olanların yerini alması beklenen sağlıklı aktiviteler kategorisindedir. Dopamin orucu tutanların bir kısmı, yanlış bilime ve akılda kalıcı bir unvanın yanlış yorumlanmasına dayanarak, sağlıklı şeylerden hiçbir sebep olmaksızın mahrum kalıyor.

Dopamin orucuyla zihinsel gençleşme iyi bir fikir ama yeni değil!

Zihinsel gençleşme için zaman ayırmak asla kötü bir şey değil ama yeni bir şey de değil. Ancka buu yaklaşım hem yeni değil hem de yanlış anlaşılan bir "dopamin orucu" ile ilgili değil.Dopamin orucunun arkasındaki asıl amaç, teknoloji kaynaklı bağımlılık günlerinden kopmak ve bizi kendimizle ve başkalarıyla yeniden iletişim kurmamıza yardımcı olacak daha basit aktivitelerin gerçekleşmesini sağlamaktı. Ancak bu yaklaşım yani bağımlılıklardan uzaklaşmak ve sağlıklı bir zihne sahip olma yaklaşımı yeni değil. Pek çok dinsel uygulamadan meditasyona kadar bu tür yaklaşımlara sahip pratikler zaten bulunuyor.Dopamin orucu fikri asil, sağlıklı ve değerli ancak kesinlikle yeni bir yaklaşım şekli değil. Çoğu din, teknolojik dikkat dağıtıcı unsurların olmadığı bir dinlenme günü (örneğin, Yahudi Şabatı) veya tatiller öneriyor. Böylece aile ve toplumla derinlemesine düşünebilir ve yeniden bağlantı kurabilirsiniz. Binlerce yıllık meditasyon, yaşama bilinçli bir yaklaşımın birçok sağlık faydası sağladığını da gösteriyor. Günümüze bakılırsa modern sağlık endüstrisi o kadar hızlı ve kazançlı hale geldi ki, insanlar asırlık yöntemler için yeni ve hızlı başlıklar üretiyor.Kaynak;Harvard Health Publishing