Avlanma, tuzağa düşme, balık tutma gibi sürdürülebilir olmayan hasat, biyolojik çeşitlilik için en büyük tehditlerden biridir. Science Advances dergisinde yayınlanan yeni bir makalede, biliminsanlarından oluşan bir ekip, türlerin ticari olarak toplanmasından kaynaklanan yüksek yoğunluklu tehdit altındaki bölgeleri belirledi. Karada, yüksek riskli bölgeler tüm kıtalarda görülür. Ancak özellikle Asya ve Kuzey ve Güney Amerika'da yoğunlaşmıştır. Denizde, yüksek riskli bölgeler özellikle Asya denizlerinde yoğunlaşmıştır. Bu sıcak noktalar, arazinin yüzde 4,3'ünü ve denizlerin yüzde 6,1'ini kapsıyor.

Makalenin baş yazarlarından Helsinki Üniversitesi'nde koruma bilimci Dr. Enrico Di Minin, türlerin sürdürülebilir olması için bu tehlikeli sayılan merkezlerde acil önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı. Dr. Di Minin, "Yüksek riskli alanların, sürdürülebilir olmayan hasattan etkilenen tüm türlerin yüzde 82'sini ve Kritik Tehlike Altındaki türlerin yüzde 80'ini tehdit ettiğini saptadık. Şu anda, bu bölgelerin karada yüzde 16'sı ve denizde yalnızca yüzde 6'sı korunan alanlarda. Ayrıca, sürdürülemez hasattan tehdit altındaki türler özellikle kontrolün en düşük olduğu bölgelerde yoğunlaşmıştır." dedi.Filler, gergedanlar, sürüngenler tehlike altındaSürdürülebilir olmayan hasatla tehdit altında olan türler arasında fil ve gergedan gibi bilinen türlerin yanı sıra kuşlar, amfibiler, sürüngenler, balıklar, bitkiler ve omurgasızlar da dahil olmak üzere binlerce az bilinen diğer tür bulunmaktadır. Örneğin, Güneydoğu Asya'da Miğferli Boynuzgagası, dekorasyon için veya geleneksel tıpta kullanılan, dikkat çekici gagası için avlanan bir kuştur. Kuzey Afrika'daki Addra Ceylanı kontrolsüz besin avcılığı ile tehdit ediliyor. Ve birçok köpekbalığı da tehdit altında.BirdLife International'ın baş bilim yazarlarından Dr. Stuart Butchart ise, "Sürdürülebilir olmayan balıkçılık ve avlanma ile ilgili geniş çaplı politikaların yanı sıra, bu sıcak noktalardaki korunan alanları genişletmek ve etkili bir şekilde yönetmek için acil bir ihtiyaç vardır. Bu tür çabaların altında, tehdit altındaki türlere olan talebi azaltmak, koruyucu yasaların daha iyi uygulanması ve Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme dahil olmak üzere ticari düzenlemelere uyumun güçlendirilmesi konusundaki farkındalığın artırılması ihtiyacı var." dedi.
Kaynak; Helsinki Üniversitesi