Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğr.Gör.Dr.Nefize Ezgi Altınışık 4 Kasım 2022 tarihli Twitter paylaşımında kendisinin de dahil olduğu araştırma ekibinin yeni makalesinin “ScienceAdvances”ta yayınlandığını duyurdu.https://twitter.com/ezgimou/status/1588606947158171648“A genomic snapshot of demographic and cultural dynamism in Upper Mesopotamia during the Neolithic Transition” başlıklı makalede araştırmacılar Yukarı Mezopotamya toplumlarının tarihini antik DNA yöntemleriyle inceledi.

Çayönü’de Antik DNA Çalışmaları

Antropolog Dr. Altınışık Bereketli Hilal’in tarım ve evcilleştirmenin başkenti olduğunu vurgulayarak, “Şimdiye kadar yapılan çalışmalar Orta Anadolu, Levant ve Agros'lara odaklanmıştı. Yakın zamanda Kuzey Mezopotamya'dan sınırlı sayıda genom yayınlandı” dedi.Buradaki en büyük problemlerden birinin DNA'nın korunmasıyla ilişkili olduğunu belirten Dr. Altınışık, “Yüksek sıcaklıkların etkisiyle burada DNA'nın korunması çok zor. O nedenle antik DNA çalışmaları sekteye uğruyor. Ancak Çayönü bizi şaşırttı” ifadelerini kullandı.

Coğrafi Konum Genetik Özelliklere Yansıyor

Bahsettiği alandı açıklayan Dr. Altınışık, “Diyarbakır'da bulunan bu alan 1960'ların başında Halet Çambel ve Robert Braidwood tarafından keşfedildi. Çambel, 60'ların sonuna doğru burada sistematik kazılara başladı. O zamandan beri aralıklarla kazılar devam ediyor” şeklinde anlattı. Bugün kazı çalışmalarını Aslı Erim-Özdoğan’ın yürüttüğünü belirten Dr. Altınışık, “Bulunduğu konum itibariyle Çayönü Bereketli Hilal'in en kuzey ucunda bulunuyor. Arkeolojik olarak çevre toplumlarla ilişkili olduğu biliniyor” diye paylaştı.Dr. Altınışık araştırmada bu ilişkilerin toplumun gen havuzuna yansımasını anlamaya çalıştıklarını ifade ederek, “Bu çalışmada 33 bireyi DNA korunumu açısından taradık ve 10500 ile 9500 yıl önce yaşamış olan 13 bireyden yeterli miktarda DNA elde ettik. İlk göze çarpan sonuçlardan biri coğrafi konumunun genetik özelliklere yansıdığı yönünde. Çayönü toplumunun gen havuzu Bereketli Hilal'in doğusundaki Zagroslar ve batısındaki Orta Anadolu toplumlarından izler taşıyor” dedi.

Bir Kız Çocuğunun Genetiği, Bölgede İnsan Hareketliliğini Gösterdi

Bu bölgenin dönemi içerisinde bir kaynaşma noktası olduğunun söylenebileceğini belirten Dr. Altınışık, “Yüksek genetik çeşitliliğe sahip olan Çayönü toplumu aynı zamanda kültürel açıdan da yüksek bir çeşitlilik taşıyor. Bölge uzun süre insanlar tarafından iskân edilmiş. Bizim incelediğimiz bin yıllık dönem boyunca bina tiplerinde değişimler, materyal kültür ögelerinde çeşitlilikler görülüyor. Ancak, bin yıllık süre boyunca gen havuzunda anlamlı bir değişim yok. Bu da ilginç sonuçlardan biri” ifadelerini kullandı.İncelenen dönemin sonuna denk gelen 2 yaşlarında bir kız çocuğunun genetik özelliklerinin diğer bireylerden bir miktar farklı olduğunu söyleyen Dr. Altınışık, “Bu kız çocuğu, daha fazla ‘doğu’ etkisinde gibi görünüyor. Yine ilginç biçimde yerel gruptan akrabası var. Kendisinin mitokondri DNA'sının da yerel popülasyondan farklı olması, anne tarafından ‘doğu’ katkısı taşıdığını gösteriyor. Yani aslında farklı toplumlardan insanların Çayönü'nde yaşadığını söyleyebiliriz. Bu da insan hareketliliğinin varlığına işaret ediyor” diye paylaştı.

Geçmiş Çayönü Toplumumda Vücut Modifikasyonları Yaygın

https://twitter.com/ezgimou/status/1588606993790427136Bu kız çocuğunun ilginç özelliklerinden birinin kafasında taşıdığı dağlama izi olduğunu ifade eden Dr. Altınışık, “Dağlama geleneği çeşitli nedenlerle kullanılıyor ve bazı toplumlarda hala sürüyor. Biz şimdiye kadar rastlanmış en eski dağlama örneğini sunmuş oluyoruz. Kafatasında bulunan enfeksiyon izleri dağlamanın sebebinin ritüelistik bir tedavi amacıyla yapılmış olabileceğini gösteriyor. Aynı zamanda kızımızla beraber birkaç bireyde yapay kafatası biçimlendirme geleneğinin izleri görülüyor. Bizim örneklemimizde bulunmayan bir örnekte ise trepenasyon izi var. Antropolojik çalışmalara göre Çayönü toplumunda vücut modifikasyonları yaygın” dedi.https://twitter.com/ezgimou/status/1588607006679904256

Evlerin Tabanlarına Gömü Geleneği

Yapılan akrabalık analizlerinde bazı bireylerin birbirleriyle yakın akraba olduğunu tespit ettiklerini belirten Dr. Altınışık, “Bu dönemde Anadolu'da ve Mezopotamya'da evlerin tabanlarına gömü geleneği yaygın. Bu gömülerin birbiriyle ilişkisi sosyal yapı açısından önemlidir. Daha önce yaptığımız çalışmada Orta Anadolu'da dönemsel olarak farklı sosyal ilişkilerle karşılaşmıştık. Aşıklı toplumunda aynı evde gömülü olan bireyler çoğunlukla akrabayken, Çatalhöyük gibi daha geç dönemlerde biyolojik akrabalıktan ziyade sosyal akrabalığın öncelikli olabileceği ortaya çıkmıştı. Çayönü toplumunda da dönemdaşı Aşıklı gibi aynı evde bol bol akraba bulduk” şeklinde anlattı.