"Manned / insanlı" uzay uçuşu artık bir anlam ifade etmiyor.

Yarım yüzyıl önce, Amerika Birleşik Devletleri'nde yalnızca bir tür astronot vardı. İnsanlar uzaya roket fırlatarak, Ay'ın yüzeyine inmiş ve daha sonra uzay aracını güvenli bir şekilde Dünya'ya geri getirmişti. Bu nedenle, insanları yörüngeye ve ötesine göndermeye “manned” uzay uçuşu denmesi mantıklıydı. Terminoloji artık, "manned" kelimesi kullanılarak ifade edilen "insanlı uzay görevi" tabirini karşılamıyor. NASA'nın eski astronotlarından Peggy Whitson bunun sadece bir örneği. Whitson, Uluslararası Uzay İstasyonu'na iki görevde komutanlık yaparak uzayda 665 gün geçirmiş bir astronot.

Peggy Whitson, NASA'da görev yapmış onlarca kadın astronottan yalnızca biri. Foto; NASA

"Manned", kadın astronotlarla işbirliği içinde olan bir kuruluşun çalışmaları için son derece miadını doldurmuş bir kelimedir. Dil önemlidir ve bu kelime bir zamanlar doğru olduğu düşünülen, uzay araştırmalarının sadece erkekler için olduğu fikrini pekiştirir nitelikte. Ancak "manned" ifadesinin kullanılması, Apollo'dan sonra astronot olmuş onlarca kadın ve astronot olmayı hayal eden kadınlara haksızlık olur.

Kongre, 1962'de kadın astronotların geleceğini konuşmak için biraraya geldi. Kadın pilotlara da tıpkı erkeklere uygulandığı gibi fizyolojik ve tıbbi testler yapılmıştı. 32 erkekten 18'inin geçebildiği testleri, 19 kadından 13'ü geçmeyi başardı. Genel olarak kadınlar, erkeklerden daha zayıf olduğu için daha az oksijene ihtiyaç duyar; bu da testlerde kadınların erkeklerden daha başarılı olmasını sağladı. Kongrede konuşan dönemin senatörlerinden ve astronot olan John Glenn, "Erkekler gidip savaşlarda mücadele ediyor, uçakları uçuruyor, geri dönüp onları tasarlayıp inşa etmeye ve test etmeye yardım ediyor. Kadınların bu alanda olmadığı gerçeği, sosyal düzenimizin bir gerçeğidir." diyor. 

Manned ve unmanned uzay görevleri

Bu görüşmelerin ardından NASA, birçok erkek astronotu Dünya'nın ve Ay'ın yörüngesine göndermeye başladı. Yolculukları, Houston'daki İnsanlı Uzay Aracı Merkezi'nin Görev Kontrol' bölümünden dikkatle takip edildi. 1973 yılında ise merkezin adı, Johnson Uzay Merkezi oldu. İlerleyen zamanlarda ajans, insan taşımayan, robotik uzay aracı misyonlarına başladı. Tabii ki, ajansın bu yeni uzay aracıyla birlikte ilerlemek için yeni bir terminolojisi oluştu: unmanned / insansız.

Aynı dönemlerde NASA'nın yeni nesil astronot taşımacılığı olan uzay mekiği programı da başlatılmıştı. Uzay mekiği, sıkışık Apollo kapsüllerinin aksine daha çok astronotu taşıyabiliyordu. NASA 1978'de ilk kadın astronotlarını seçtiğinde, "manned" halen insanları içeren uzay uçuşu için standart bir ifade idi. 

Kullanılan cinsiyetçi kelimeler dışlanmaya yol açıyor

Araştırmalar, bu tür ifadelerle dışlanma duygusunun gerçek, ölçülebilir etkilere sahip olabileceğini keşfetti. ABD Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü'nün 1970'lerde NASA'nın kadın astronotlarını işe almaya başladığında yaptığı araştırmalar, kadınların, "person / birey" kelimesinden ziyade "man" kelimesinin kullanıldığı ilanlara kadınların daha az başvurduğunu gösterdi. Benzer şekilde erkekler de kadınsı olarak algılanan işlere daha az başvuruda bulunuyor. 

Bu bilinçaltı akıl yürütme erken yaşta temel atabilir. Örneğin, 2013'teki bir çalışmada, ilkokul öğretmenleri astronot gibi erkek egemen meslekleri cinsiyetten bağımsız bir dil yerine erkeksi ifadeler kullanarak tanımladıklarında, kız öğrencilerinin bu roldeki kadınların daha az başarılı olduğunu düşünmelerine yol açtı. 

1990'larda NASA'ya katılan astronotlar, ajansın cinsiyetten bağımsız bir dile kaydığını söylüyor. Ancak kısmen de olsa, bu görevlerde çalışan birçok mühendis halen NASA'da olduğu için Apollo dönemine özgü yerel dil de devam ediyor. 2000'den itibaren NASA, manned ve unmanned ifadelerini kullanmak yerine otonom, mürettebat, insan, pilot, pilotsuz, robotik, uzaktan pilotluk gibi alternatif terimlerin kullanılmasını önererek bir değişime gitti. 

Kaynaklar;

The Atlantic

The Atlantic 2