Dünya dışında herhangi bir gezegende yaşam var mı? Varsa bu nasıl hala bulunamadı veya kanıtlanamadı? Bu tip sorular uzayda yaşam hakkında pek çok kişi tarafından merak ediliyor. Sorular bazen gerçeğe ulaştırsa da, bazen de spekülasyonlara sebep olabiliyor. Peki, gerçekten bilimsel olarak bu sorulara bir cevap getirilebilir mi?

Konuyla İlgili Yeni Bir Makale Yayınlandı

Teknoloji bu kadar gelişmişken neden hala bu soruların cevabı verilemedi konusuna bilimsel açıdan bazı yanıtlar veriliyor. Birincisi; Dünya’nın içerisinde bulunduğu galaksinin yalnızca küçük bir bölümü bilim insanları tarafından araştırıldı. Ayrıca, en eski dijital bilgisayarlar için onlarca yıl önce geliştirilen algoritmalar, petabayt ölçeğindeki modern veri kümelerine uygulandığında eski ve verimsiz olabiliyor.Güncel olarak konuyla alakalı, Nature Astronomy'de yayınlanan bir makale gündeme geldi. Makale, pek çok başarılı araştırmacının katılımıyla hazırlandı.

‘Evrende Yalnız Mıyız?’ Sorusuna Cevap Arıyorlar

Toronto Üniversitesi'nde lisans öğrencisi olan çalışmanın başyazarı Peter Ma, "Toplamda, daha önce 2017'de klasik tekniklerle araştırılan ancak ilginç sinyallerden yoksun olarak etiketlenen bir veri setinde 820 yakın yıldızın 150 TB verisini aradık" dedi. MeerKAT teleskopu ve ötesiyle bugün bu arama çabasını 1 milyon yıldıza ölçeklendirdiklerini ifade eden Peter Ma, “Bu tür çalışmalar, ‘evrende yalnız mıyız?’ sorusuna cevap arıyor" diye konuştu.Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması (SETI), uzaylı uygarlıkların geliştirmiş olabileceği tekno imzaları veya teknolojilerinin kanıtlarını tespit etmeye çalışıyor. Araştırmalarında en yaygın teknik, radyo sinyallerini arıyorlar. Radyo, yıldızlar arasındaki inanılmaz mesafelerden bilgi göndermenin harika bir yolu olarak görülüyor ve uzaya nüfuz eden toz ve gazdan hızla geçerek bunu ışık hızında yapıyor. Bu hız Dünya’nın en iyi roketlerinden yaklaşık 20 bin kat daha hızlı olduğu anlamına geliyor. Pek çok SETI girişimi, uzaylıların yayıyor olabileceği herhangi bir radyo sinyalini dinlemek için antenler kullanıyor.

Yeni Algılanan Sinyallerin Birkaç Temel Özelliği Gözlemlendi

Bahsi geçen bu çalışma, Batı Virjinya'daki Green Bank Teleskopu ile, Breakthrough Listen / Çığır Açan Dinleme kampanyasının bir parçası olarak alınan verileri yeniden inceledi. Amaç, daha hızlı ve daha doğru sonuçlar elde etmek için yeni derin öğrenme tekniklerini klasik bir arama algoritmasına uygulamaktı. Yeni algoritmayı çalıştırdıktan ve sonuçları doğrulamak için verileri manuel olarak yeniden inceledikten sonra, yeni algılanan sinyallerin birkaç temel özelliği gözlemlendi:

  1. Sinyaller dar banttı, yani sadece birkaç Hz mertebesinde dar spektral genişliğe sahiplerdi. Ancak, doğal olayların neden olduğu sinyaller geniş bant olma eğilimindedir.
  2. Sinyallerin sıfır olmayan kayma oranları vardı, yani sinyallerin bir eğimi vardı. Bu tür eğimler, bir sinyalin kaynağının bizim alıcılarımızla bir miktar göreceli ivmeye sahip olduğunu, dolayısıyla radyo gözlemevinin yerel olmadığını gösterebiliyor.
  3. Sinyaller, KAPALI kaynak gözlemlerinde değil, AÇIK kaynak gözlemlerinde ortaya çıktı. Bir sinyal belirli bir göksel kaynaktan geliyorsa, teleskopumuzu hedefe doğrulttuğumuz zaman görünür ve uzağa baktığımızda kaybolur. İnsan radyo paraziti, kaynağın yakında olması nedeniyle genellikle AÇIK ve KAPALI gözlemlerde meydana geliyor.

Makine Öğrenimi Yöntemlerini Astronomideki Veri Sorunlarına Uygulamak

Araştırmacı Peter Ma'nın araştırma danışmanlarından biri ve hem SETI Enstitüsü'nde hem de Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nde astronom olan Dr. Cherry Ng, bu tekniklerin geniş ölçekte uygulanmasıyla radyo tekno-imza biliminin dönüşüm geçirebileceğini belirterek, "Bu sonuçlar, modern makine öğrenimi ve bilgisayarla görme yöntemlerini astronomideki veri sorunlarına uygulamanın gücünü çarpıcı biçimde gösteriyor" dedi.İlgilenilen hedeflerin yeniden incelenmesi, sinyallerin yeniden saptanmasıyla sonuçlanmasa da, verileri analiz etmeye yönelik bu yeni yaklaşım, araştırmacıların topladıkları verileri daha etkili bir şekilde anlamalarını ve hedefleri yeniden incelemek için hızlı hareket etmelerini sağlayabilecek. Peter Ma ve danışmanı Dr. Cherry Ng, bu algoritmanın uzantılarını SETI Enstitüsünün COSMIC sistemine yerleştirmeyi sabırsızlıkla bekliyor.