Feza Gürsey kim diye sorsanız bilmeyen yoktur. Özellikle Oppenheimer'in davet mektubundan sonra tekrar gündeme gelen dünyaca ünlü fizikçimizdir Gürsey.Bilim dünyasında bazı kimseler vardır ki, katkıları yaşamlarının ötesine geçerek tarihte kalıcı izler bırakır. Feza Gürsey, parlak bir Türk matematikçi ve fizikçi olarak, teorik fizik ve parçacık fiziği alanlarını dönüştüren olağanüstü bir zihin olarak bu seçkin kişiliklerden biridir. Tutku dolu, özverili ve çığır açan keşiflerle dolu yaşam öyküsü bizleri hala etkilemeye devam ediyor. Sizleri, Feza Gürsey'nin yaşamı ve başarılarıyla dolu büyülü bir yolculuğa çıkmaya davet ediyoruz.

Feza Gürsey'in Erken Dönemi

7 Nisan 1921 tarihinde İstanbul'da doğan Feza Gürsey'in entelektüel parlaklığı küçük yaşlardan itibaren belirginleşti. Eğitime önem veren bir aile tarafından yetiştirilen Gürsey, matematiğin derinliklerine daldı ve yeteneği kısa sürede açığa çıktı. Akademik yeteneği onu İstanbul'un seçkin kurumlarından biri olan Robert Kolej'e kabul ettirdi ve burada akademik birikimini geliştirdi.

Feza gürsey'in Annesi Prof. Dr. Remziye Hisar'dır. Gürsey'i çalışmaları için gittiği Fransa'da da yanında götürmüştür. Remziye Hisar, Türkiye'nin ilk kadın kimyacısı olup, Fransa'daki doktora sürecinde Marie Curie'den de dersler almıştır. Türkiye'nin ilk kadın kimya profesörü olmasının yanı sıra şair de olan Remziye Hisar, oğlu Feza için şu şiiri yazmıştır:Oğlum Feza’yaO geceBu mücevher hediye,Hılkatin bir minicik şah-eseri,Bir viran haneyi mamur,Bir fakir anneyi “Karun” etti.7 Nisan 1921, Anadolu HisarFeza Gürsey, okula ilk adımını Paris'te, Jeanne d'Arc Okulu'nda atmıştır. O dönemde öğretmenlerinin bile hayranlığını kazanacak kadar parlak bir öğrenciydi. Remziye Hanımın Türkiye'ye dönmesi gerekti ve öğrenimine Galatasaray Lisesi'nde eğitimine devam etti. Galatasaray Lisesi'nde Fen Bölümü'nü birincilikle tamamlaması, onun efsanevi bir öğrenci olarak adını duyurmasına yol açar. İşte o dönemde fizik sevdasına kapılır ve bu alanda kariyer yapmaya karar verir.

Feza Gürsey, annesi, Anneannesi ve teyzeleri ile

Gürsey'in Üniversite Yılları

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde Fizik-Matematik Bölümü'nden 1944 yılında lisans derecesini alır. Daha sonra İTÜ'de asistan olarak çalışmaya başlar. Bu sırada Milli Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Londra Üniversitesi'nde Imperial College'da doktora çalışmaları yapmak için bir fırsat kazanır. Prof Dr. H. Jones'un danışmanlığında "Kuaterniyonların Alan Denklemlerine Uygulanması" adlı teziyle doktor unvanını alarak başarısını kanıtlar. Cambridge Üniversitesi'nde geçirdiği dönemde ise genel rölativite, konform grup ve kuaterniyonlar üzerine araştırmalara koyulur.

Feza Gürsey: Amerika ve Türkiye arasında

Feza Gürsey için kariyerinin dönüm noktalarından biri, ABD'deki Brookhaven Ulusal Laboratuvarı'na gidişi olur. Burada Prof. W. Pauli ile çalışırken gösterdiği başarılar, fizik camiasında onun adını duyurur ve ünlenmesini sağlar. 1957 yılında Gürsey, hadronların yani güçlü etkileşime uğrayan parçacıkların SU(2) izospin simetrisinin, yarı tam sayılı spinli parçacıkları onların antiparçacıkları ile karıştırarak ortaya çıkabileceğini öne süren bir makale yayımlamıştı. Pauli ve Werner Heisenberg bu simetri üretme mekanizmasını temel spiner alanının kendi kendine etkileşimli non-lineer bir teorisi olan Heisenberg teorisine dahil etmeye çalışmıştı, ancak bu fikir o bağlamda başarısız olmuştu. Ancak Pauli-Gürsey simetrisinin önemli bir özelliği olan eşzamanlı olarak bir çift spin-1/2 parçacığı yaratma veya yok etme yeteneğine sahip genelleştirilmiş akımlar, 1974 yılında Howard Georgi ve Sheldon Glashow tarafından, Jogesh Pati ve Abdus Salam tarafından tanıtılan güçlü, zayıf ve elektromanyetik etkileşimlerin büyük birleşik teorileri bağlamında kaçınılmaz olarak görüldü.Buradaki çalışmalarından sonra Feza Gürsey, ünlü bir fizikçi olarak adını duyurmasına rağmen Türkiye'ye geri dönmeye karar verir.

İstanbul Üniversitesi Teorik Fizik Kürsüsü'nde doçent olarak görev alır ve daha sonra Erdal İnönü'nün de çağırısıyla Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Teorik Fizik Bölümü'nün kurulmasında görev alıp Profesör olarak çalışmaya başlar. Bu dönemde fizik alanında Türkiye'ye büyük katkılarda bulunur ve öğrenciler yetiştirerek bilime olan tutkusunu başkalarına da aşılar. Oppenheimer'in Feza Gürsey'e gelmesi için yazdığı mektupta uluslararası alanda nasıl aranan bir isim olduğu daha net görülür.

Feza Gürsey'in yıldızı parlamaya devam eder; pek çok ünlü üniversitede çalışmalar yapar ve önemli fizikçilerle iş birliği içinde olur. Bu süreçte TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü alır ve dünya çapında tanınan bir bilim insanı haline gelir.Son yıllarında ise Boğaziçi Üniversitesi Emeritus Profesörü olarak Türkiye'ye döner ve bilim dünyasının önde gelen isimlerinden biri olarak vefat eder. Onun bilime olan katkıları Türk Fizik Derneği ve Amerikan Fizik Derneği gibi prestijli kuruluşların üyeliğine layık görülmesiyle taçlanır.Feza Gürsey vefatına kadar bilim ve fizik alanındaki tutkusunu korumuş bir öncüdür. Adı, bugün hala anılır ve çalışmaları bilim dünyasının en değerli hazineleri arasında yerini korur. Türk bilim dünyası, onun gibi bir dehayı her zaman özlemle anacaktır.BOUN Feza Gürsey Merkezi