23 Kasım Çarşamba günü, Cambridge Üniversitesi tarafından çevrimiçi bir makale yayınlandı. “Mağaralarda yemek pişirmek: Franchthi ve Shanidar'dan Paleolitik kömürleşmiş bitki besin kalıntıları” başlıklı makalenin başyazarı Liverpool Üniversitesi’nden Arkeolog ve Arkeobotanikçi Dr. Ceren Kabukçu, çalışmayla ilgili detayları Twitter hesabı üzerinden paylaştı.https://twitter.com/CerenArkbotani/status/1595764476518727682

Franchthi ve Shanidar Mağaralarında Yemek Kalıntıları Analiz Edildi

Söz konusu makalede Paleolitik avcı-toplayıcı beslenme üzerine yapılan araştırmaların, hayvanların tüketimine odaklandığı belirtilerek, “Bitkisel gıdaların kullanımına ilişkin kanıtlar nispeten sınırlıdır. Ancak bu tarz çalışmalar hızla genişlemektedir” şeklinde belirtildi. Bu çalışmada, Arkeolog ve Arkeobotanikçi Dr. Ceren Kabukçu ve ekibi, Ege Havzası'ndaki Franchthi Mağarası ve Kuzeybatı Zagros Dağları'ndaki Shanidar Mağarası'ndaki işlenmiş bitkilerin karbonize olmuş makro kalıntılarının bir analizini gerçekleştirdi.Çalışmada kömürleşmiş gıda kalıntıları mikroskobik incelemeye tabi tutuldu, pişmiş bitki gıdalarında ortak bir bileşen olarak dövülmüş baklagillerin kullanıldığı saptandı. Araştırma sonuçları, acı ve buruk tatlara sahip bitkilerin Güneybatı Asya ve Doğu Akdeniz'deki Paleolitik mutfakların temel bileşenleri olduğunu iddia etmeye yönlendiren bölgesel arkeobotanik literatür bağlamında tartışıldı.

Avcı-Toplayıcı Toplumların Beslenmede Bitki Tüketimi İncelemesi

Twitter hesabı üzerinden makaleyi duyuran Dr. Kabukçu, çalışmaya ve makaleye gösterilen ilgi için herkese teşekkür ederek sözlerine başladı. Yeni arkeolojik kanıtların, eski insanların yiyecekleri nasıl hazırladığına dair düşünceleri değiştirdiğini belirten Dr. Kabukçu, “Arkeobotanik kanıtlara dayanarak avcı-toplayıcıların bitki tüketimi hakkında ne biliyoruz? Beslenmelerindeki bitkilere ne kadar önem vermeliyiz?” sorularını ekledi.Bitkilerin önemli bir kültürel, mutfak ve hatta beslenme rolüne sahip olduğunu göstermeyi ve bunların kalori veya protein alımlarının büyük kısmını oluşturup oluşturmadığı sorusunun ötesine bakmayı hedeflediğini söyleyen Dr. Kabukçu, “Ne de olsa, bitki mikro fosilleri ve diş taşı kalıntıları, taş aletler ve arkeolojik kalıntılar; yumrular, tohumlar, yemiş kabukları, yemek artıkları dâhil olmak üzere her türlü kömürleşmiş bitkiler vs. gibi, Paleolitik avcı-toplayıcı bitki kullanımı ve tüketimi hakkında pek çok kanıta sahibiz” dedi.

“Tartışmamızı Bir Botanik Tanımlamalar Listesinin Ötesine Taşıdık”

Dr. Kabukçu, arkeobotanik dünyasından hiç kimsenin bitkilerin tüketilmesine çok şaşırmadığını belirterek, “Kanıtlarımız şu anda benzersiz (tabii ki sadece şimdilik), çünkü karışımların varlığına bakabiliyoruz ve diğer ekipler tarafından yapılan deneysel çalışmalara dayanarak çok sayıda hazırlık aşaması oluşturma olasılığını destekleyebiliyoruz” dedi.Araştırma ekibi için çok önemli olan bir diğer konunun da tüm bunların özellikle mutfak açısından ne anlama geldiğini değerlendirmek olduğunu vurgulayan Dr. Kabukçu, “Bunun için tartışmamızı bir botanik tanımlamalar listesinin ötesine taşıdık. Acı, keskin, kekremsi vb. gibi bazı tatların, bu yiyeceklere dâhil edilmediğini, belki de tercih edilen tatlar olduğunu düşünüyoruz. Ve zaman derinliğine (60-70.000 yıl) bakıldığında, belki de bu tatlar kültürel bir cephaneliğin, yemek pişirme geleneklerinin bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.