Çukurova üniversitesi öğretim üyesi deniz biyoloğu Doç. Dr. Sedat Gündoğdu’nun deprem sonrası oluşan moloz sorunu hakkında yazdığı yeni makalesi Science dergisinde yayımlandı. 27 Nisan tarihli makale, depremde meydana gelen enkaz ve atıkların yanlış yönetilmesi konu alınıyor. Makalede Doç. Dr. Gündoğdu’nun, insan sağlığı ve çevreyi olumsuz etkileyen bu etmenlerin doğru yönetimi için de önerileri bulunuyor.
Doç. Dr. Gündoğdu’nun Makalesi Science’da Yayımlandı
Prestijli bilim dergisi Science’ta yayımlanan makaleyi kendi sosyal medya hesabından duyuran Doç. Dr. Gündoğdu, “1- 6 Şubat 2023 depremleri sonrası ortaya çıkan enkazlar için ilgili bakanlık ve valilikler tarafından yürütülmekte olan enkaz kaldırma faaliyetleri hakkında yazdığım makalem Science dergisinde online olarak yayınlandı” dedi.Deprem yıkımının son derece büyük olduğunu anlatan Doç. Dr. Gündoğdu, “Depremler binlerce kişinin ölmesine neden olmanın yanında 11 Mart itibariyle de 279 bin binaya acil olarak yıkılması gerekecek şekilde hasar verdi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yapılan değerlendirmeye göre yaklaşık 115 ila 210 milyon ton civarı enkaz oluşması söz konusu” diye paylaştı.
Deprem Enkazındaki Atıklar Yapı Malzemelerini Ve Eşyaları İçeriyor
Depremden kaynaklanan enkazın hem çevre hem de sağlık açısından çeşitli zararlı materyaller içerdiğini söyleyen Doç. Dr. Gündoğdu, “Normal enkaz atığından farklı olarak deprem kaynaklı yıkılan binalarda oluşan atıklar yapı malzemelerinin yanı sıra binaların içinde bulunan eşyaları da içerdiği için içeriğinde çeşitli toksik maddeler barındırabilmektedir (ağır metal, organik kirleticiler, mikroplastikler)” şeklinde belirtti.Doç. Dr. Gündoğdu enkaz ve depremde oluşan molozların kötü yönetiminden bahsederken şunları söyledi, “Risklere rağmen binaların yıkımı, taşınması ve depolanması sırasında herhangi bir önlemin uygulanmadığı ve enkazların sulak alanlar, ormanlar, tarım arazileri, yerleşim alanları ve deprem mağdurlarını barındıran geçici çadır kentlerinin yakınlarına döküldüğü görülmektedir. Gerek halk sağlığı gerekse de çevre sağlığı açısından mevcut enkaz kaldırma faaliyetlerinin derhal durdurulması ve bu konuda aceleci ve yönetmeliklere aykırı faaliyetlerden vaz geçilmesi gerekmektedir”.
“Enkaz Kaldırılmadan Önce Tüm Kirlilik Maddelerinin Profili Bilimsel Yöntemlerle Analiz Edilmeliydi”
Deprem sonrası olası çevre kirliliğinin ve halk sağlığı problemlerinin önlenebilmesi için doğru stratejiler belirlemenin önemini vurgulayan Doç. Dr. Gündoğdu, “Oysa ki enkaz kaldırılmadan önce tüm atıklar inşaat yapım yılına göre kategorize edilmeli ve kirlilik maddelerinin profili bilimsel yöntemlerle analiz edilmeliydi. Ayrıca toz oluşumunun da önlemesi gerekirdi. Ancak bunların hiçbirinin uygulanmadığı görülmektedir. Sağlık bir çevrede yaşama hakkı tüm yurttaşların anayasal hakkıdır ve bu ortamı sağlamak da kamu idaresinin temel görevidir. Bunun için gerekli tüm önlemlerin alınması sağlıklı bireyler ve çevre için olmazsa olmazdır” dedi.
Enkaz Atıklarının Yanlış Yönetimi Protesto Ediliyor
Deprem enkazındaki zararlı maddelerin insan sağlığı ve ekosisteme verdiği zararı anlatan bir haberi daha önce yayımlamıştık. Çevre kirliliğini önemli ölçüde etkileyen bu durumu birçok yurttaş protesto ediyor. Sulak alanlara ve zeytinliklere dökülen molozları nedeniyle de ilgili yerlere suç duyurusu yapılmıştı.Kaynak: