Geçtiğimiz şubat ayında yaşanan deprem felaketi hakkında yeni bilimsel yayınlar çıkmaya devam ediyor. Deprem bölgesinin sismik durumunu anlatan yeni bir makale Prof. Dr. Eşref Yalçınkaya tarafından hazırlandı. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü, Sismoloji Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Eşref Yalçınkaya, çalışmayı kendi Twitter hesabından paylaştı.

Maraş Depremleri Sismolojik Araştırmalara Yeni Kapılar Açacak

https://twitter.com/eyalcinka/status/1654369831955701763?s=46Maraş depremlerinin birçok açıdan çok özel olduğunu ve sismolojik araştırmalara yeni kapılar açacağını söyleyen Prof. Dr. Yalçınkaya, “Bunlara bir örnek, benim de katkı verebildiğim yeni bir çalışmayla ortaya çıktı” diyerek makalenin linkini paylaştı.Konuyla alakalı detayları da sosyal medya hesabından paylaşan Prof. Dr. Yalçınkaya, “M7.8 Maraş depremi dinamik kırılma modelinde; çok parçalı kompleks fay geometrisinin, bu parçalar üzerine düşen heterojen yük dağılımının ve parçalar üzerindeki dayanım koşullarının kırılmayı nasıl şekillendirdiğini ve ortaya çıkan devasa hasarı anlamaya çalıştık. Ortaya çıkan en önemli özelliklerden biri, kırılmanın bazı parçalarda sub-Rayleigh (dalga yayılım hızının altında), bazı parçalarda ise supershear (dalga yayılım hızının üstünde) özellikte gerçekleşmiş olması” dedi.

Fay Geometrisindeki Karmaşıklık Sismik Tehlikeyi Artırmış Olabilir

Yaşanan deprem ile ilgili kırılmaların çeşidi hakkında bilgilendirme yapan Prof. Dr. Yalçınkaya, “Supershear kırılmaların tıpkı Doppler etkisinde olduğu gibi, genlikleri azalmadan ilerleyen şok dalgaları oluşturduğu ve ortaya çıkan hasarlarda, özellikle Hatay bölgesinde önemli rol oynadığı düşünülmekte. Bunun yanında, supershear kırılmaların dinamik tetiklemelerde rol oynadığı ve muhtemelen bu depremde kırılmanın küçük bir parçadan (Narlı fayı) ana faya (Doğu Anadolu Fayı) sıçramasında etkili olduğu düşünülüyor” diye anlattı.Bu çalışmanın önemli sonuçlarından birinin de, fay geometrisindeki karmaşıklığın sismik tehlikeyi arttırmış olabileceği yönünde olduğunu belirten Prof. Dr. Yalçınkaya, “Buradaki her bir tetiklenme, gerilme heterojenitesi, kayma hızındaki değişim, supershear geçişleri ve ani yavaşlamalar ortaya çıkan enerjiyi kat kat arttırmış olabilir. Sismik tehlike haritalarında bu durumun dikkate alınması gerekecek” şeklinde paylaştı.

Deprem Meselesine Hazırlıklı Olabilmek İçin Geçmiş Depremleri İyi Anlamak Gerekiyor

Bu kadar önemli bulgulara ulaşılmasında AFAD’ın sağladığı yakın istasyon kayıtlarının büyük öneme sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yalçınkaya, “Benzer istasyon ağlarının önemli faylar boyunca mutlaka hazır edilmesi çok önemli hale geldi. Gelecek depremlere hazır olabilmek adına geçmiş depremleri çok iyi anlamız gerekecek” dedi.Prof. Dr. Yalçınkaya, paylaşımlarının sonunda çalışmaya katkı sunan tüm araştırmacılara teşekkürlerini iletti.Kaynak: