Çernobil'deki 1986 nükleer santral patlaması havaya çok miktarda radyoaktif madde fırlattı. Kazanın ardından“tasfiye memuru” olarak adlandırılan itfaiyeciler gibi yaklaşık 530 bin kurtarma operasyonu çalışanı, yangını söndürmek ve toksik maddeleri temizlemek için alana girdi.Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, 1987 ile 1990 arasında çalışan bu tasfiye memurları ortalama 120 milisievert (mSv) civarında yüksek radyasyona maruz kaldı. Bu, 0.1 mSv radyasyon oluşturan tipik bir göğüs röntgeninden bin kat daha güçlü olduğu anlamına geliyor.Üstelik ilk müdahale eden tasfiye memurlarının bazıları bundan çok daha yüksek seviyelere maruz kaldı.Peki bu kadar yüksek radyasyona maruz kaldığınızda insan vücuduna ne olur?Rutgers New Jersey Tıp Okulu'nunacil tıp başkanı Dr. Lewis Nelson, tasfiye memurlarının yaptığı işi, çok güçlü seviyelerde radyasyon yaratan bir X-ray makinesine girmeye benzetti.Bu durumda radyasyonun çoğu, gama ışınları olarak adlandırılan ışınlardan oluşuyordu. Gama ışınları, X-ışınlarından daha da zararlı bir radyasyon türüdür.Bu radyasyon vücuttan geçerken iyonlaşır.Bu, elektronları vücudun moleküllerindeki atomlardan uzaklaştırarak kimyasal bağları kırar ve dokulara zarar verir.Çok yüksek seviyedeki iyonlaştırıcı radyasyon "radyasyon hastalığı" denilen rahatsızlıklara neden olur.Çernobil'de 134 tasfiye memuru kısa sürede radyasyon rahatsızlığı geçirdi ve 28'i öldü.Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, bu insanlar 8 bin ila 16 bin mSv radyasyona maruz kaldı.Nelson, radyasyon hastalığının çoğunlukla gastrointestinal sistemde (mide ve bağırsaklar) ve kemik iliğinde ortaya çıktığını söyledi.Bu bölgeler hızla bölünen hücrelere sahiptir, bu da DNA'nın kopyalanabilmesi için çözüldüğü anlamına gelir. Yani gastrointestinal sistem ve kemik iliği radyasyona karşı daha hassastır.Nelson, radyasyona maruz kalan kişilerin birkaç saat içinde ishal ve kusma gibi semptomlar geliştirdiğini ifade ediyor. Hücrelerin düzgün şekilde bölünemediği durumlarda, gastrointestinal sistemin mukozası veya dokusu da ayrıca çöker ve bağırsakta yaşayan bakterileri kan dolaşımına bırakır.Radyasyon kemik iliğinin enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücreleri üretmesini de önlediği için vücut bu enfeksiyonlarla savaşamaz.Bu nedenle radyasyon hastalığı olan kişilerin, zayıf bir bağışıklık sistemine sahip olduğu ve birkaç gün içinde kan zehirlenmesi veya sepsis nedeniyle öldüğü gözlenmiştir.
Çernobil'de insanlar neden iyot hapı kullanıyor?
Nelson, yüksek radyasyon seviyelerinin ciltte yanma ve kabarmalara neden olabileceğini söyledi. Bu yanma ve kabarmalar radyasyona maruz kaldıktan birkaç dakika sonra ortaya çıkıp, güneş yanığı gibi görünür.Gastrointestinal sistem semptomları ve yanıkları radyasyona maruz kaldıktan en geç birkaç saat sonra ortaya çıkarken, kemik iliği birkaç gün daha radyasyona karşı dayanır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre radyasyon hastalıkları geçiren insanların iyileşmesi yıllar aldı ve birçok insan katarakt oldu. Çünkü radyasyon göz merceklerine zarar verdi.Ancak Çernobil mağdurlarının üzerinde yapılan araştırmaların asıl odağı radyasyona maruz kalmanın uzun vadeli sonuçlarının ne olacağıydı. Araştırmalardan çıkan birincil sonuç, mağdurların yüksek bir kanser riski taşıdıklarıydı.Nelson, "Kanser riski yolun 10 yıl aşağısında gördüğünüz bir şeydir, bu yüzden bunu görmek için 10 yıl daha yaşamak zorundasınız" diyor. Kanser riski genellikle daha düşük radyasyona maruz kalanlar için daha fazla endişe verici olarak görülüyor.Ukrayna, Rusya ve Belarus'ta 270 bin kişinin bu hastalıkları geçirdiği tahmin ediliyor.Bu daha çok doğrudan patlama sonucu ortaya çıkan iyot-131 radyoaktif parçacıklarının neden olduğu tiroid kanseri olarak ifade ediliyor.Tiroid, metabolizmamızı düzenleyen hormonlar üretmek için iyota ihtiyaç duyar.Ancak birçok gıdada bulunan sağlıklı, -radyoaktif olmayan- iyottan yeterince bulunmuyorsa vücut, radyoaktif iyotu emer ve bu sonuçta tiroid kanserine yol açabilir.Bu nedenle HBO'nun "Çernobil" isimli dizisinde insanlar iyot hapları kullanıyor; Bu iyot haplarını yutmak, tiroidin radyoaktif iyodini emmesini engeller.Sezyum-137 ve benzeri radyoaktif parçacıklar, vücuda ciltle temas halinde veya ağız ve burun yoluyla girer.Çernobil'de bu parçacıklar havaya fırlamış oldu, rüzgarlarla çevre bölgelere taşındı ve daha sonra insanlara bulaştı.Kaynak; Live Science