Çatalhöyük, dünyaca ünlü bir Neolitik dönem yerleşim yeridir. Yerleşim yerinin büyüklüğü, dikkat çekici şekilde korunması, çok sayıda Neolitik sanat eserinin varlığı ve çok sayıdaki arkeolojik verilerin bulunması, bölgenin önemini sağlamıştır. ODTÜ'de öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Somel ve ekibinin de içinde bulunduğu Çatalhöyük çalışması, MDPI'de yayımlandı. Araştırmacılar, Çatalhöyük'te bulunan çatıdan girişli evlerden çıkan insan iskeletleri üzerinde mitokondriyal genom çalışması yaptı.ODTÜ Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Somel ve ekibi, kurdukları NEOGENE projesiyle araştırmaya dahil oldu. NEOGENE'de ortak çalışan arkeologlar, biyologlar ve antropologlar, Anadolu’da yerleşik hayat ve tarımın yaygınlaşmasındaki etmenleri ortaya koymaya çalışıyor. Ekip, tek etmenin insan göçleri olmadığını ve bunun yanı sıra bilgi alışverişi ve kültürel etkileşimin de katkısının olduğunu düşünüyor. Kısacası NEOGENE, Neolitik yaşam tarzının ortaya çıkması ve yayılmasına ışık tutmayı amaçlayan bir projedir.Çalışmaya dönecek olursak, Çatalhöyük'te bulunan yerleşim yerindeki evlerin girişleri çatıdandı ve üst üste idi. Çalışmayı yapan ekip, başlangıçta evlerden çıkan insan iskeletleri için, aynı binaya gömülen bireylerin biyolojik ilişkili olduğunu varsaydı. Daha sonraki çalışmalarda ise durumun böyle olmadığı anlaşıldı. Çünkü akrabalık bağı bulunmasına karşın bazı bireyler, daha uzaktaki binalarda gömülüydü. Bölgede bulunan mezarların, akrabalık düzeninde olmadığı şeklinde yorumlandı.Araştırmacılar, biyolojik mesafeler ile bina içindeki mezarların mekansal dağılımı arasında belirgin bir korelasyon bulunmadığını, aynı binada gömülü bulunan bireylerin mitokondriyal genomlarının farklı olduğunu saptadı. Yani anneleri aynı olan insanların, aynı evde gömülmediği belirlendi. (Kuzey Amerika’da Pueblo toplulukları genellikle bu tür akraba olmayan grupların nasıl örgütlendiğinin en uygun etnografik referansı olarak kullanılır.)Her ne kadar sadece mitokondriyal genomlar elde edilse de, mevcut morfolojik ve mekansal verilerle karşılaştırıldığında, sonuçlar Çatalhöyük binalarında bulunan mezarların ya büyük patrilokal ya da iyi ilişkilere sahip olan gruplara ait olduğu fikrini desteklemektedir.

Anadolu'nun tarıma Levant'ten gelen göçlerle geçmediği yönündeki fikir kuvvetlendi

Ayrıca araştırma sonucunda çıkan veriler, Marmara Bölgesi'ndeki tarıma geçişin, Orta Anadolu’da doğan bir genişleme sonucu ortaya çıktığı fikrini desteklemekte.

Genel olarak, Orta Anadolu'da tarım ve yerleşik hayatın, Levant ve kuzey Mezopotamya'daki Neolitik çekirdek bölgesinden açıkça ayırt edildiği düşünülüyor. Veriler, Orta Anadolu Neolitiklerinin, Yakın ve Orta Doğu Neolitik popülasyonlarının genomik çeşitliliğine girerken, her zaman Bereketli Hilal'deki gruplardan ayrı olduğunu göstermektedir. Bu, Orta Anadolu'daki Neolitik yaşam tarzını benimseme konusunda yerel nüfusun büyük bir katılımı olduğu fikrini destekliyor. Orta Anadolu'da tarıma, Levant'ten bağımsız olarak geçtiği düşünülüyor.

İç Anadolu'nun bu potansiyel genetik benzersizliği, yakın bir zamanda üzerinde çalışılan Boncuklu Höyük'teki tüm genom verileri tarafından da desteklendi. Çatalhöyük'te yaşayan bireylerin Barcın Höyük (İznik çevresinde) ve Boncuklu Höyük (Konya) ile genetik benzerliklerinin olduğu anlaşıldı.

Twitter'da bilimsel içerik ve yorumlar paylaşan doktora öğrencisi antropolog Ezgi Altınışık da çalışmayla ilgili bir yazı dizisi yayımladı. Altınışık'ın o yazı dizisi;

https://twitter.com/ezgimou/status/1107314816132268032?s=21

Kaynaklar; MDPINEOGENE