DNA moleküllerini birleştirme konusundaki atılımı biyoteknoloji endüstrisinin temellerinin atılmasına yardımcı olan Nobel Kimya Ödülü sahibi biyokimyacı Paul Berg, 15 Şubat tarihinde, 96 yaşında hayata gözlerini yumdu. Vefatı Stanford Üniversitesi’nce duyuruldu fakat yapılan açıklamada vefat sebebi aktarılmadı.

Rekombinant DNA ve Çıkan Kargaşalar

1950-1960 yıllarında DNA’nın çift sarmal yapısı hakkında daha fazla şey öğrenildiği süreçte Paul Berg, genetik bilgi parçalarını bir organizmadan diğerine aktarmanın mümkün olup olmadığı konusu üzerinde durmaya başladı. Araştırmasını yaptığı bu konuda cevabı 1972 yılında verdi. Dr. Berg, bilimsel bir dergide, E. coli bakterisinden ve maymunlardaki tümörlerle bağlantılı, insanlara bulaşabilen bir virüs olan SV40'tan karışık DNA taşıdığını ortaya koyan bir makale yayınladı. İlerleyen günlerde ise bunu bir kargaşa izledi.Tıp etiği uzmanları, Dr. Berg'in rekombinant DNA olarak bilinen şeyi yaratarak doğal düzenle oynayıp oynamadığını sorgulamaya başladı. Halk sağlığı yetkilileri, DNA değişiminin yeni vebalar yaratıp yaratmayacağını veya çevresel felaketleri serbest bırakıp bırakmayacağını merak ediyordu.Dr. Berg'in de bazı endişeleri vardı. Hastalığa neden olan bir virüs ile ortak bir bağırsak bakterisinin DNA'sının iç içe geçmesinden rahatsız olarak, SV40 ve E. coli ile yaptığı deneylere ara verdi.

Bilim Camiasına Uluslararası Toplantı Çağrısı

Science dergisinde yayınlanan, Dr. Berg'in 10 meslektaşıyla imzaladığı 1974 tarihli bir mektupta , "bu yapay yeniden birleştirici DNA moleküllerinin bazılarının biyolojik olarak tehlikeli olabileceğine dair ciddi endişeler" belirtiliyordu. Mektup, "rekombinant DNA moleküllerinin potansiyel biyolojik tehlikeleriyle ilgilenmek" için bilim camiasının uluslararası bir toplantısı çağrısında bulundu.Toplantı, dünyanın dört bir yanından 140'tan fazla bilim insanı ile Şubat 1975'te Pacific Grove, California'daki eski bir şapelde gerçekleşti. Kullanılan gen türlerinin sınırlarını ve rekombinant DNA'yı laboratuvarlarla sınırlı tutmak için önlemleri içeren genel bir ilkeler dizisi üzerinde anlaşma sağlandı. Asilomar Konferans Merkezi'nde ulaşılan yönergeler, 1976'da Ulusal Sağlık Enstitüleri ve diğer ülkelerdeki benzer gözetim grupları tarafından kabul edildi.

Genetik Mühendisliği ve Gen Manipülasyonu Teknolojisi

Bazı katılımcılar Dr.Berg’in bu araştırması konusunda son derece dikkatli olunması gerektiğini düşünürken, diğer bazı katılımcılar ise gen ekleme keşiflerinden kaynaklanan olası risklerin abartıldığını söyledi. 1980 yılında kimya dalında Nobel Ödülü'nü aldıktan birkaç yıl sonra Dr. Berg konuyla ilgili, "Sıfır risk olduğunu söyleyemezdim" demişti.Nobel Komitesi, Dr. Berg'in DNA moleküllerini nakletme konusundaki öncü deneyinin "genellikle genetik mühendisliği veya gen manipülasyonu olarak adlandırılan yeni bir teknolojinin geliştirilmesiyle sonuçlandığını" belirtti.

Covid-19 ve Rekombinant DNA

Bu aynı zamanda, genetiği değiştirilmiş mahsullerden yüzlerce ilaç ve terapiye kadar değişen, biyoteknoloji endüstrisi haline gelen fırsatları meydana getirdi. 1980'lerdeki ilk ürünler, hepatit türleri ve insülin aşılarını içeriyordu. Daha önce, insan tedavisinde sığır ve domuz gibi hayvanlardan elde edilen insülin kullanılıyordu.Covid-19 sürecinde de Dr. Berg’in bu keşfi işe yaradı. Korona virüs tedavisinin bir parçası olarak kullanılabilecek monoklonal antikorlarda ve geçtiğimiz yıl ABD Gıda ve İlaç Dairesi tarafından acil durum onayı verilen en son koronavirüs aşısı Novavax'ta rekombinant DNA kullanılmıştı.Kaynak: https://www.washingtonpost.com/obituaries/2023/02/18/paul-berg-dna-nobel-dies/Görsel: med.stanford.edu