İklim değişikliği, Dünya üzerindeki bir milyon türü yok edebilir. İnsan etkisiyle artan iklim değişikliği, sonuç olarak yine insanları da etkilemekte.Pazartesi günü yayınlanan Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre, bir milyon bitki ve hayvan türünün nesli tükenme tehlikesi taşıyor. Durum, insan yaşamı için endişe verici etkilere sahip. Dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerden yedi lider yazardan oluşan "dönüm noktası" raporu, türlerin kaybını doğrudan insan faaliyetleriyle ilişkilendirerek önceki çalışmalardan daha ileri gidiyor. Ayrıca, bu kayıpların insan sağlığının yanı sıra gıda ve su güvenliğine nasıl zarar verdiğini de gösteriyor.İnsanlık tarihinin herhangi bir döneminden daha fazla bitki ve hayvanın neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu sonucuna varılıyor ve altıncı kitlesel yok oluş tehlikesi gündeme geliyor. Panelin başkanlığını yapan İngiliz kimyacı Robert Watson, biyolojik çeşitlilikteki düşüşün “ekonomilerimizin temelleri, geçim kaynakları, gıda güvenliği, sağlık ve dünyadaki yaşam kalitesini” aşındırdığını söyledi.
132 ülke tehlikenin farkında
Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu, Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetlerine ilişkin raporu derlemek için üç yıl çalıştı. Panel, ABD de dahil olmak üzere 132 üyenin katılımıyla gerçekleşmekte ve 50 ülkeden yaklaşık 150 yazar katkıda bulunmaktadır. Her üye ülkenin temsilcileri panelde görüşülen bulguları kabul etti.Yazarlar, bütün hükümetleri, insan kaynaklı iklim değişikliğiyle birlikte küresel biyoçeşitlilik düşüşünü ele almaya çağırıyor. İklimin ısınması, aşırı avlanma, yaygın pestisit kullanımı, kirlilik ve doğal dünyaya kentsel yayılmanın etkilerini daha da şiddetlendiren büyük bir itici güç. Örneğin, okyanusların ısınması ve asitleşmesi nedeniyle kaybolan mercan resifleri, ticari ve yerli balıkçılığın çökmesine neden olabilir ve bu da protein için deniz ürünlerinden yararlanan milyarlarca kıyı sakinini etkileyebilir.Örneğin, okyanus ekosistemleri sıcaklıklar 2 santigrat derece endüstriyel öncesi seviyelerin üstüne çıktıkça azalmaktadır. Watson, okyanuslardaki duruma ilişkin konuştu: “Temel olarak 2 santigrat dereceye ulaştığınızda, modeller yalnızca yüzde 1'in hayatta kalabildiğini gösteriyor. Oldukça samimi olalım. 2 santigrat derece yolunda değiliz. 3, 3 santigrat derece yolundayız. Mercan sistemi gerçekten tehlikede.”Raporda, insanların kendi hayatta kalmalarının anahtarı olan hayvanlar üzerindeki etkileri vurgulanmaktadır. Çiftçiler tarafından kullanılan pestisitler, arılar ve diğer böcekler gibi tozlayıcıları öldürürken, ürünler üzerinde tahrip edici etkisi olmakta. Evlerde, sivrisinekleri hedef alan böcek öldürücü ilaçlar da bu duruma katkıda bulunur. Bu ayrıca bazı hayvanların gıda için kullandığı sineklerin yanı sıra kelebek ve güveler gibi temel tozlayıcıları da ortadan kaldırır. Küresel ticaret de türlerin yok olmasına sebebiyet vermektedir.Farklı iklimlerden taşınan canlılar diğer türlerin tahrip olmasına sebep oluyor. Farklı ülkelerin ormanlarını keşfeden gezginler, beyaz burun mantarı gibi hayvanlara ölümcül hastalıklara neden olan mikropları üzerinde taşıyabiliyorlar ve bu durum canlılar için risk yaratıyor.
Gıda su enerji insan sağlığı tehlikede
Watson, türlerin yok olmasının insanlara büyük zarar vereceğini vurgulayarak, “En büyük sorun, çoğu zaman söylediğimiz gibi - gıda, su, enerji, insan sağlığı - insan refahını etkileme şekli. Doğayı önemsiyoruz ama insan refahını da önemsiyoruz. Bunu insan refahı ile ilişkilendirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, bir grup çevreci gibi görüneceğiz ” dedi.Watson, raporun bir şeyleri değiştirmek için çok geç olmadığını da söyleyerek umut verdi. Ancak bu değişim, yüzden fazla gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkenin ortak çalışmasını gerektiriyor. Watson, "1992'den beri dünyamızın bir sorunu olduğunu söylüyorduk. Şimdi farklı olan ne? Bugün 1992'de olduğundan çok daha kötü durumdayız. Her zaman israf ettik... Son 25 yılda. Ancak iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik, gıda güvenliği ve su güvenliği arasındaki bağlantıları daha iyi anlıyoruz” dedi.Ocak ayında, yabani Ren geyiğinin ABD'nin Lower 48 eyaletinde nesli tükendiği ilan edildi. British Columbia'deki vahşi yaşam yöneticileri, bir zamanlar Pasifik Kuzeybatı ile Kanada arasında göç eden ve bir kafeste sıkışmış olan bir ren geyiği sürüsündeki son dişiyi yakaladılar.Antarktika'da, en büyük ikinci penguen grubu, üç yıl boyunca yavrulamadı ve sayılarında felaket bir düşüş bulunuyor.
Endüstriyel üretimin sonu yaklaştırıyor
Raporun yazarları, dünya nüfusunun 1950'den bu yana üç katına çıktığını ve dünyadaki kentsel alanların 1992'den bu yana iki katına çıktığını belirtti. 21. yüzyılın ortalarına kadar, dünya nüfusunun 9 milyara yaklaşması bekleniyor. Doğal kaynaklar üzerinde ortaya çıkan baskı ise üst seviyede. Karaların yüzde yetmiş beşi ve deniz ortamının yarısından fazlası insanlar tarafından değiştirildi. Yazarlar, "dünyanın toprak yüzeyinin üçte birinden fazlası ve tatlı su kaynaklarının neredeyse yüzde 75'i artık mahsul veya hayvancılık üretimine ayrılıyor” diyor.Karbonu hapseden ormanları kesen çiftlikler katlanarak büyüdü ve mahsul üretimini 1970'ten bu yana yüzde 300 artırdı. Denizde, balık stoklarının üçte biri sürdürülemez seviyelerde hasat edildi.Yazarlar, insanların dünyadaki mahsul, balık, mineral ve diğer ürünler için taleplerini karşılamak için her yıl doğadan 60 milyar ton çıkardığını belirtti. Yazarlar, hasadın sürdürülemez olduğu sonucuna vardı.Oceana'da kıdemli danışman Philip Chou, “Balıklar, deniz memelileri ve kaplumbağaların plastik ölümlerinde endişe verici artışlar görüyoruz. Bu plastikler okyanusta, şimdi yediğimiz balıklar tarafından tüketilen mikroskobik parçacıklara ayrılıyor.” dedi.Kaynak; Washington Post