York İncilleri bin yılı aşkın süre önce toplandı. Bu inciller kelimenin tam anlamıyla, bir sürü eski inek ve koyun derisidir. Yani derilerden yapılmadır. Derinin DNA'sı vardır ve DNA'nın anlatacak kendi hikayesi vardır. York İncilleri üzerinde yapılan genetik analiz, ortaçağ kitaplarının incelenmesinde devrim yaratabilir.Birleşik Krallık'taki bir grup arkeolog ve genetikçi York İncilleri'nin oldukça zengin DNA rezervuarını analiz etti. İncillerin sayfalarında yemin eden insanlardan ve bu insanların el ve ağızlarından kaynaklanan bakterilerden DNA buldular. Hepsinden önemlisi, derilerinden parşömen yapılan inek ve koyunlardan, bin yaşındaki DNA'yı buldular.Dikkat çekici bir şekilde, yazarlar tüm bu DNA'yı küçük bir parşömen parçasını bile mahvetmeden çıkardıklarını söylüyorlar. İhtiyaç duydukları tek şey, bu el yazması kitapları temizlemek için rutin olarak kullanılan, kitapların silgilerle ovulmasıydı.Bu kitapların her biri aslında bir hayvan sürüsüdür. Bu teknik işe yararsa, araştırmacılar bir hastalığın sürünün yapısını nasıl değiştirdiğini veya bir bölgedeki koyun derisinin başka bir ortaçağ ticaret yoluna nasıl geçtiğini izleyebilir.Bilim adamları daha önce DNA'yı parşömenden çıkardılar, ancak bu tahribatsız teknik potansiyel araştırma materyali havuzunu genişletti.Parşömen araştırma, York Üniversitesi'nde arkeolog Matthew Collins'in fikri. Collins, eski yazılar içeren arşivleri düşünmeye başladı. Birdenbire binlerce hayvanı inceleme fırsatı olduğunu ve sahaya çıkıp kazmaya gerek olmadığını düşündü. Ekip arkadaşı doktora sonrası araştırmacı Sarah Fiddyment, silgi tekniklerini öğrendi. Staedtler tarafından yapılan beyaz plastik silgiler, el yazmaları temizleme ve DNA toplamak için mükemmeldi.

Derilerin DNA'sı Norveç Kırmızısı ve Siyah Alaca ile benzedi

York İncilleri ile Collins ve Fiddyment, silgi tekniği ile DNA aramak için bir adım daha ileri gitti. Silgi tozunu sekiz sayfadan analiz ettiler. Numunelerin üçü, modern sığır genomları ile karşılaştırılacak kadar DNA üretti ve en eksiksiz tek parşömen genomu, modern Norveç Kırmızısı ve Holsteinlerine (Siyah Alaca) benziyordu.Collins, yazılardaki kopyalama hatalarını inceleyen ortaçağ uzmanlarının uzun zaman önce, evrimsel biyologların DNA mutasyonlarının zaman içinde nasıl ortaya çıktığını incelemek için kullandıkları filogenetik programları kullandıklarını belirtmektedir. DNA analizi, gizli mesajları parşömene okumanın yeni bir yoludur.Kaynak; https://www.theatlantic.com/science/archive/2017/08/the-secret-life-of-illuminated-manuscripts-as-told-in-dna/536172/