Ginko Bilim, bilimsel yayıncılık yapan bir yayınevidir. Charles Darwin'den, Lynn Margulis'e kadar birçok yazarın değerli eserlerini Türkçeleştiren Ginko Bilim ile bir röportaj yaptık. Yine geçtiğimiz haftalarda Ginko Bilim, Sean B. Carroll'un "Serengeti Yasaları" ve Charles Darwin'in "İnsanın Türeyişi" eserlerini Türkçe'ye çevirdi.Ginko Bilim ekibiyle yazılı olarak yaptığımız röportajda ilk olarak, yayınevinin web sitesinde mottoda yer alan "Eppur si muove"yi sorduk. Ginko Bilim, sorumuz üzerine hem bu ifadenin anlamını hem de neden tercih ettiklerini anlattı:" 'Yine de dönüyor' şeklinde dilimize çevrilebilecek bu ifade büyük bilimci Galilei’ye atfedilir. Dünya’yı evrenin merkezi olarak kabul eden ve tüm gök cisimlerinin Dünya’nın etrafında döndüğünü savunan Katolik Kilisesi’nin Dünya Merkezli Evren Modeli’nin aksine, Galilei, Güneş’i merkez alan ve Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü öne süren Kopernik’in Güneş Merkezli Evren Modeli’nin taraftarı ve geliştiricisiydi. Yaygın rivayete göre, Galilei’nin teleskopla özellikle Ay ve Jüpiter’e ilişkin yaptığı gözlemler sonucu elde ettiği bulguların Aristoteles-Batlamyus modelini çökertmesi Katolik Kilisesi’ni oldukça rahatsız etmiş, uyarılara rağmen 'İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog' adlı eseriyle Güneş Merkezli Evren Modeli’ni savunmaya devam etmesi ise bardağı taşıran son damla olmuştu. Kilisenin işkenceleri ve ölüm kararlarıyla ünlü Engizisyon Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayan Galilei, söz konusu tehditler altında görüşlerini terk etmeye ve kafirlik 'suçunu' itiraf etmeye zorlanmıştı. Kilisenin dediğini yapmak durumunda kalan Galilei, ev hapsine çarptırılmış ama Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü hâlâ savunduğunu göstermek için kimilerine göre hemen mahkeme çıkışında kimilerine göreyse ölüm döşeğinde bu sözü söylemişti"Ginko Bilim ekibi, cevabın devamında ise ekibin neden bu ifadeyi tercih ettiğinden bahsetti. Ekip, "Bizim bu mottoyu tercih etme sebebimiz ise kısaca, hukuka ve kamu vicdanına aykırı olarak yayınevlerinin kapatılabildiği ve matbaa aşamasında kitapların toplatılabildiği ülkemizde basım ve yayın özgürlüğünü savunmak, kalıcı olanın engelleme ve yasaklama çabaları değil aydınlık ve ilerici düşünceler olduğunu vurgulamak içindir." dedi.

Ginko Bilim: Medya bilimsel konuları zaman zaman çarpıtıyor

<em>Medya organlarında yer alan

">Soru: Açıklamada ifade ettiğiniz “bilim üreten çevreler ile halk arasındaki aracıyı kaldırarak” ifadesi ne demek? Aracılar kimler? Bunların zararları mı var size göre?Ginko Bilim ekibi: "Bilim üreten çevrelerden kasıt üniversiteler, araştırma kurumları vs gibi yerler. Aracılar ise halkla ilişkiler bölümleri ve en çok da medya. Ama medya çoğu kez sansasyon yaratmak için haberleri çarpıtıyor. Kimi zaman zararlı da olabiliyor bu haberler. Örneğin Higgs parçacığı 'Tanrı parçacığı’ olarak lanse edildi. Oysa bu lafın orijinalinde tam tersi bir ifade yatıyor. Nobel ödüllü ünlü fizikçi Leon Lederman, 1990’ların ortalarında yazdığı bir popüler bilim kitabında Higgs parçacığı için 'Tanrının belası parçacık' demek istemişti. Çünkü Higgs parçacığı 1960’ların başında ortaya atılmasına karşın deneysel olarak gözlemlenememişti. Ama yayıncısı, Lederman’ın kitabının ismini daha çok ilgi çekmesi için 'Tanrı Parçacığı’ olarak değiştirdi. Oysa bir ateist olan Lederman’ın kitabında Tanrıya bir gönderme yoktu. Kitabı okuyanlar da hiç böyle düşünmediler zaten.Daha sonra 2012’de CERN’de Higgs parçacığı saptanınca, basın yayın organları, kamuoyunun ilgisini çekmek için 'Tanrı parçacığı keşfedildi' diye haber yaptılar ve olay başka boyutlara taşındı. Türkiye’de televizyon kanallarına CERN deneyleriyle ilgili olarak ilahiyatçılar çağrılmaya başlandı. Bu olay bilim üreten çevreler ile halk arasındaki aracıların bilimsel konuları nasıl çarpıttığına en iyi örneklerden biridir. Konuya ilişkin fizikçilerin kitaplarını okuyanlar doğrudan bilgiye erişip, konunun Tanrıyla uzaktan yakından ilgisi olmadığını anladı."Diğer bir konunun ise evrim olduğunu belirten Ginko Bilim ekibi, televizyon kanallarında evrim tartışmalarında ilahiyatçıları veya konuyla hiç ilgisi olmayan gazete yazarlarının bulunduğunu ifade etti. Konuyu bir örnekle derinleştiren ekip, "2000’lerin ortalarında Radikal’deki köşesinde sosyolog Nuray Mert 'evrim bir teoridir, ispatlanmamıştır' gibi saçma sapan, cahilce yazılar yazıyordu. Oysa, bilim insanlarının kitaplarını okuyan okurlar, evrimin, Dünya’nın Güneş etrafında dönmesi gibi bir gerçek olduğunu öğrenirler. Özetlersek, 'bilim üreten çevreler ile halk arasındaki aracıyı kaldırmak' demek, bilim insanlarının çalıştıkları konuları halka doğrudan aktarmasını sağlamaktır." şeklinde bir açıklama yaptı.Soru: Lynn Margulis’in “Doğa’nın Doğası: Göz Kamaştırıcı Gerçekler” isimli eseri çok değerli. Eserin seçimini kimler yaptı? Hangi kategorizasyona göre yapıldı?

Ginko Bilim ekibi: "Lynn Margulis, ökaryotik hücrenin, ilkel prokaryotik hücrelerin ortakyaşar birliği olmasına ilişkin kuramıyla 20. yüzyıl evrim biyolojisinin en büyük başarılarından birine imza atmış büyük bir bilim insanıdır. Ne yazık ki ülkemizde diğer evrimci yazarlar kadar tanınmıyor. Margulis’in hem bilimsel görüşlerinin hem de erkek egemen bilim dünyasında bir kadın bilimci olarak yaşadığı onca zorluğa rağmen vazgeçmeyişinin taşıdığı önemi düşünerek bilim kurulumuz bu seçimleri yaptı. Doğanın Doğası kitabı dışında, Margulis’in oğlu Dorion Sagan editörlüğünde yayıma hazırlanıp pek çok bilim insanının, öğrencisinin ve arkadaşının Margulis hakkındaki görüşlerini, onun 20. yüzyıl biyolojisi için ne ifade ettiğini içeren Lynn Margulis: İsyankâr Bilimcinin Yaşamı ve Mirası isimli kitabı da Türkçeye kazandırdık. Aslında isteğimiz Margulis’in Five Kingdoms, Acquiring Genomesgibi eserlerini de Türkçe yayımlamak ancak telif oranlarının yüksekliği bizi şimdilik bundan alıkoyuyor."Soru: Okurlardan değerli eserleri Türkçeleştirdiğiniz için ne tür yorumlar geliyor?Ginko Bilim: "Okurlarımızla şimdiden çok sıcak bir ilişki kurduğumuzu söyleyebiliriz. Başta akademik kesimlerden olmak üzere söz konusu eserleri Türkçeye kazandırdığımız için teşekkür mesajları alıyor, başka eserlere ilişkin 'Bunu da basmayı düşünür müsünüz?' gibi çok değerli önerilerle karşılaşıyoruz. Başlattığımız yayıncılığı önemsediğini belirtip basım veya hazırlık aşamasında gözden kaçırdığımız hataları gösteren bildirimler için de ayrıca müteşekkiriz."

Entellektüeller nesillerin düşüncelerini şekillendiren kişilerdir

Soru: Açıklamada yer alan “üçüncü kültür ekolü” ne demek?Ginko Bilim ekibi bu soruya uzun bir cevap verdi. Ekip, ilk önce C.P. Snow'un 1959'da verdiği Rede Konferansı'ndan ortaya çıkan İki Kültür kitabının, 1960’lı yıllarda birçok dile çevrilmesi, 1973 yılında Varlık Yayınevi tarafından ve 2001 yılında da TÜBİTAK Yayınları tarafından Türkçe'ye kazandırılmasından söz etti. "Daha sonra 2007 yılında Metis yayınları Snow’un ortaya koyduğu tabloyu değerlendiren Immanuel Wallerstein ve Richard E. Lee’nin derlediği İki Kültürü Aşmak isimli bir kitabı da Türkçe'ye kazandırdı." diyen Ginko Bilim yazarları, açıklamalarına devam etti: "C.P. Snow'un kitabı, doğa bilimleri ile insan bilimleri alanında çalışanların birbirlerini anlamalarına engel olan iletişim kopukluğu üzerineydi. Snow bu kitabıyla entelektüeller ile bilim insanları arasındaki kültür ve anlayış farkı konusunda günümüzde de süren bir tartışma başlatmış oldu. Türkiye’de bu tartışmalar çok fazla yankı bulmadı. Aydınlanma sürecini 300-400 yıl önce değil de sadece 70-80 yıl önce yaşamaya başlayan ülkemizde hâlâ 'entelektüel' denilince edebiyatçılar ya da kimi felsefeciler anlaşılıyor. Oysa insanlık tarihinde bu tuhaf bir durumdur. Öyle ya, Pisagor’a ya da Arşimet’e entelektüel dememek olur mu? Ya da Galilei’ye? Ya Einstein’a ne demeli?Kültür çok geniş bir yelpazedir. Neden entelektüellik sadece edebiyatçıların (ya da genel olarak sanatçıların) tekelindedir? Bunu pek sorgulamayız. Aslında ortada iki kültür olduğu fikri, bütün bir insanlık tarihi düşünüldüğünde çok yeni sayılır. Belki de bunun bir nedeni günümüzde 'öteki kültür'den (bilim kültüründen) olanların toplum sorunlarına ya da insana dair daha az söz söylemelerinden kaynaklanmakta. Ama diğer bir neden de edebi entelektüellerin bilime uzak duruşudur. 20. yüzyılda bilim, baş döndüren bir hızda ilerledi ama bilim dünyasındaki insanlar çalışmalarının çıkarımları konusunda etkin bir girişimde bulunmadı. Öte yandan pek çok seçkin bilim insanı (Arthur Eddington, Albert Einstein vs.) genel okur için kitaplar yazdılarsa da eserleri kendinden menkul entelektüeller tarafından görmezden gelindi; sunulan fikirlerin değeri ve önemi entelektüel etkinlik babında görünmez kaldı."Sorunun cevabına ilişkin ifadelerini sürdüren Ginko Bilim ekibi, Snow'un, 1963 yılında kitabının ikinci baskısına 'Üçüncü Kültür'ün ortaya çıkacağını umut ettiği yeni bir yazı eklediğini söyledi. Üçüncü kültürün, iki kültürün arasındaki boşluğu dolduracağını; edebi ve bilimsel entelektüellerin birbirleriyle konuşabileceğini belirten ekip, "Ancak edebi entelektüeller hâlâ bilim insanlarıyla yeteri kadar konuşmuyorlar. Yine de son 30-40 yılda, iki kültür cephesinde denge biraz değişmeye başladı. Pek çok harika popüler bilim kitabı, genel okur tarafından beğeni kazandı, okundu. Bu durum pek çok kişinin yeni ve önemli fikirlere büyük entelektüel açlık duyduğunun ve kendilerini eğitmek için çaba sarf etmeye istekliliklerinin kanıtıdır. Öte yandan okurlar bilim kitaplarına (ve Youtube videolarına) ilgi duysalar da, edebi aydınlar bilim insanlarıyla pek iletişim kurmuyor. Ama bilim insanları doğrudan doğruya genel halkla iletişim kuruyor. Üçüncü kültür düşünürleri aracıyı kaldırma eğilimindeler ve en derin düşüncelerini akıllı okur kesimine ulaşabilir tarzda ifade etme çabasını göstermekteler. Üçüncü kültür düşünürlerinin geniş bir kitleyi cezbetmeleri yalnızca yazma yetenekleriyle ilgili değil; geleneksel anlamda kullanılan 'bilim' bugün artık 'popüler kültür' haline gelmeye başladı. Bir gazete ya da dergiyi gözden geçirirseniz ya insanlarla ilgili bilindik haberlere rastlarsınız ya da politika ve ekonomi alanında aynı trajedilere. İnsan doğası pek değişmez oysa bilim hızla değişir ve değişim dünyayı geri dönülmez biçimde değiştirerek gerçekleşir. Günümüzde değişim hızının tepe yaptığı bir çağda yaşıyoruz. Artık bilim, medyada (ve sosyal medyada) büyük haber olmuştur." şeklinde açıklama yaptı.

"Üçüncü kültür ekolünün ne olduğuna" ilişkin sorunun cevabında Ginko Bilim, son olarak şu ifadeleri ekledi: "Entelektüelin (aydının) toplumdaki rolü iletişimi de içerir. Aydınlar sadece bir şeyler bilen kişiler değil, farklı görüşleri sentezleyen ve nesillerinin düşüncelerini şekillendiren insanlardır. İşte Üçüncü kültür düşünürlerinin hedefinde bu sentezlerini halka aktarmak da vardır; onlar yeni kamu aydınlarıdır. Günümüzde artık entelektüeller kaos kuramından, fizikten, moleküler biyolojiden, yapay zekadan, yapay yaşamdan, nöral ağlardan, büyük patlamadan, evrenin kaderinden, süper sicimlerden, biyoçeşitlilikten, nanoteknolojiden, insan genomundan, sıçramalı evrimden, bulanık mantıktan, Gaia hipotezinden, sanal gerçeklikten vb. habersiz kalma lüksüne sahip değildir. Bunlar, gezegendeki herkesin hayatını etkileyecek konular. Bu konulardan habersiz kalan aydınlar topluma bir şey aktaramaz, fikir üretemez. Artık 19. yüzyıl bilgileriyle torba dolmuyor."

Cep kitabı boyutunda Bilim: Ginko Bilim CepteBilim

Soru: Son olarak Cepte Bilim projesini açıklar mısınız? Projenin amacı nedir, nasıl uygulanıyor?Ginko Bilim ekibi: "CepteBilim Türkiyeli bilim insanlarına ve yazarlarına yönelik telifli bir proje olup, Türkçe akademik/bilimsel çalışmaların genel okur tarafından anlaşılacak şekilde popülerleştirilmesini hedefliyor. İsminden de anlaşılacağı üzere bu bir cep kitap projesi. Amacımız, ülkemizde daha çok alan temelli hakemli dergilere ve popüler bilim mecralarına makale yazımı şeklinde kendini gösteren bilimsel birikimin kitap olarak da ifade edilebilmesi. Mevcut yazım alışkanlığını, ders ve araştırma sorumluluklarının aldığı zamanı vs. göz önünde bulundurarak, söz konusu projenin cep kitap boyutunda olmasının daha gerçekleştirilebilir bir hedef olduğunu düşündük.""Projeye katkı sunmak için illaki akademisyen olmak gerekmiyor." diyen Ginko Bilim, projeyi, "Bizim için önemli olan eserin bilimsel içeriği. Süreç şöyle işliyor; Öncelikle projeyle ilgilenen kişilerden yazmayı planladıkları konu hakkında bilim kurulumuza 1-2 sayfalık bir özet sunmalarını istiyoruz (Bu özeti [email protected] mail adresimize gönderebilirler). Taslak metnin bilim kurulumuz tarafından kabul görmesi halinde, söz konusu kişilerden 80 bin ile 120 bin vuruş arasında (yaklaşık 20-30 Word sayfası hacminde) bir metin yazmalarını rica ediyoruz." şeklinde ifade etti.