Bilim haberleri ile dolu dolu geçirdiğimiz bir yılı daha geride bıraktık.
2019 yılı boyunca neler neler olmadı ki? Nisan ayında ilk kez bir kara delik görüntüsü paylaşılarak, yıla damgasını vurdu. Elon Musk'ın Space X şirketi, Starlink İnternet uydularını yörüngemize gönderdi; Musk, yörüngedeki uyduya bağlanarak ilk tweetlerini attı. Çin, Ay'da pamuk tohumu filizlendirdi. İsrail ve Hindistan'ın uzay görevleri oldu. Biyolojide yeni türler tanımlandı. CRISPR bebekler hakkında yeni gelişmeler ortaya çıktı, ayrıca, CRISPR tedavisinden daha iyi sonuçlar veren yeni bir gen düzenleme yöntemi geliştirildi. Dünyamızın birçok farklı noktasında orman yangınları yaşandı; Avustralya yangınlarında en az bin koala öldü. Birçok ülkede farklı hastalıklar baş gösterdi; ABD'de kızamık, Filipinler'de çocuk felci (polio), Kongo'da ebola salgını yaşandı. Ülkemizde ise son haftalarda uyuz hastalığı salgını yaşanıyor. Daha neler neler yaşadık bir yıl boyunca....
2019 yılını değerlendirerek, 2020 yılına dair dileklerimizi ileteceğimiz bir köşe yazısı ile yılı yorumlamak istedik. Bilimma okurları olarak sizler umarım yazımızı beğenirsiniz, yorumlarınızı da bekliyoruz...
Kara delik görüntüsü yıla damgasını vurdu
Elbette yılın en önemli bilimsel gelişmelerinin başında, ilk kez bir kara delik görüntüsünün oluşturulması geliyor. ABD Ulusal Bilim Vakfı'nın basın toplantısıyla yayımladığı görüntü, Dünya üzerindeki 8 farklı teleskobun beraber çalışmasıyla ortaya çıkan Event Horizon Teleskobu’ndan elde edildi.
Albert Einstein, yüzyıl önce henüz bir kara deliği gözlemlememesine karşın varlığını ileri sürmüştü. Einstein, kütle çekiminin zaman ve ışığı bükebileceğini söylemişti. Görelilik teorisini ileri süren Einstein, bu çalışmayla desteklenmiş oldu. Böylece, Einstein'ın zamanının ötesinde bir bilim insanı olduğu bir kez daha anlaşıldı. 1916 yılında ortaya atılan görelilik teorisinde, çok yoğun olan cisimlerin uzay zamanı bükebileceği ileri sürülmüştü. Einstein, kara deliklerin varlığını da iddia ederek, kara deliklerin, çevresindeki cisimleri etkilediğini söylemişti.
Bu yıl bir başka önemli bilimsel gelişme, tarihi kayıtları değiştirebilecek nitelikte olan Homo sapiens kafatasının açıklanması idi. Haziran ayında yayımlanan yeni bir makaleye göre, Homo sapiens ve Neandertallerin ne zamandan beri Avrupa’ya yerleştiği konusunda yeni bulgular ortaya çıktı. Yeni Homo sapiens kafatası keşfi, insanoğlunun önceden tahmin edilenden 150 bin yıl önce Avrupa’ya geldiğini gösteriyor.
Plüton gezegen mi değil mi tartışmaları 2019'da da sürdü
2019 yılında Güneş Sistemi'nde de yeni keşifler yaşandı. Örneğin, Kızıl Gezegen Mars'ta metan gazı keşfedildi. Zaten 2013 yılında metan keşfedilmişti ancak bu yılki keşif bir milyarda 21 oranında olarak öncekinden çok daha üst seviyelerde. NASA'nın Mars keşif aracı Curiosity, 2019 yılı boyunca yoğun çalıştı.
Plüton'un 2006 yılında gezegen statüsünden düşürülmesinden beri süregelen "gezegen mi, değil mi" tartışmaları bu yıl da devam etti. NASA yöneticisi Jim Bridenstine, plütonu gezegen olarak öğrendiklerini ve kendisi için öyle kalacağını ifade etmişti.
Dünyamızın sadece tek uydusu varken (Ay), diğer gezegenlerin birçok uydusu bulunuyor. Bilim insanları gözlemlerinde bu uydulara yenisini eklemeye devam ediyor. 2019 yılında Satürn’ün çevresinde 20 yeni uydu keşfedildi. Bu keşfe kadar en fazla uyduya sahip Jüpiter’in 79 uydusu bulunurken, Satürn’ün keşfedilen 20 yeni uyduyla 82 uydusu olmuş oldu.
İnekler olmadan uzayda nasıl et tüketeceğiz?
İsrail merkezli Aleph Farms şirketinin öncülüğünde Rusya, uzayda et üretti. İneklerden alınan hücreler, etin besin değerini artıran bir suyla birlikte bir deney tüpüne konularak 25 Eylül’de Soyuz MS-15 roketiyle uzaya gönderildi. 400 kilometrelik uzay yolculuğunun ardından ISS’ye ulaşan hücreler, 3D Bioprinting Solutions adlı Rus şirketinin ürettiği manyetik yazıcıyla kas dokusuna (ete) dönüştürüldü. Deneyi, Rus kozmonotlar gerçekleştirdi. Dünyamızda zaten hayvan dokularından et üretilirken, deneyler uzayda da başarıyla gerçekleştirilmiş oldu. Böylece, gelecekte uzayda yaşamda insanlık inekler olmadan et yiyebilir mi dersiniz?
CRISPR gelişmeleri bir yana tartışmaları da bitmek bilmedi
CRISPR gen düzenleme teknolojisi hakkında 2019 yılında birçok gelişme yaşandı. CRISPR'ın, bilinen 6 binden fazla genetik hastalığın çoğunu tedavi etmek için kullanılacağı duyurulmuştu. Denemeler başlıyor... Klinik çalışmaların ilk aşamasında bilim insanları, insanlarda kanser ve kan hastalıklarıyla mücadele etmek için CRISPR / Cas9 teknolojisini kullanıyor. Bu testlerde, araştırmacılar bir kişinin hücrelerinin bir kısmını çıkarır, DNA’yı düzenler ve sonra hücrelere geri enjekte eder. Araştırmacılar ayrıca CRISPR / Cas9’un insan vücudunda nasıl çalıştığını görmeye de hazır. Yakında yapılacak bir denemede, kalıtımsal körlüğe sahip olan insanların sorunları düzeltilmeye çalışılacak. Bu denemeler başarılı olursa, Duchenne kas distrofisi (DMD), kistik fibroz gibi dünyadaki milyonlarca insanı etkileyen birçok genetik hastalığın tedavi edilebilmesi gündeme gelebilir.
Bu yıl haberlerde, Google'ın “kalp hastalıklarını önlemek” için CRISPR’i desteklediği de yazıldı. Google, tedavi planı yapan Verve Therapeutics’e fon sağlıyor. Şirket Google Ventures dahil diğer fon sağlayıcılardan 58.5 milyon dolar yatırım aldı. Verve’yi farklı kılan ise, çoğu gen tedavisi şirketinin hemofili gibi nadir hastalıkların peşinden gitmesine karşın Verve'nin insanların DNA’sını düzenlemenin, en yaygın ölüm nedenini çözmede yardımcı olabileceğini düşünmesi. Uzmanlar, insanları kalp hastalıklarından korudukları bilinen bir genetik mutasyon listesine bile sahipler; PCSK9, HMGCR ve NPC1L1 gibi isimlerdeki genlerdeki farklılıklar. Verve’nin planı, bu tür faydalı mutasyonları başkalarına aktarmak için CRISPR’i kullanmak. İlgili kalp doktorları, tedavinin kalp hastalıklarına karşı “yaşam boyu koruma sağlayabileceğini” söylüyor.
CRISPR bebeklere gelirsek de onlarla ilgili de birçok tartışma oldu. Çinli bilim insanı He Jiankui, 2018 yılında yaptığı bir çalışmayla CRISPR teknolojisini kullanarak ikiz bebeklerin genetiğini embriyo iken değiştirdi. Nana ve Lulu isimli kız bebeklerin 2018 Ekim ayında dünyaya geldiği biliniyor. Jiankui, çalışmayı HIV virüsüne karşı bağışıklılık kazandırmak amacıyla yaptığını ileri sürmüştü. İkizlerin, HIV virüsüne karşı dirençli olup olmadığı henüz bilinmiyor. Ancak Massachusetts Teknoloji Enstitüsü‘nün dergisinde (MIT Technology Review) bir grup bilim insanı tarafından yayımlanan makaleye göre, Jiankui’nin çalışması istenmeyen mutasyonlara sebep olmuş olabilir. Ayrıca makaleyi yazan bilim insanları, Jiankui’nin etik değerleri görmezden geldiğini de vurguladı. CRISPR bebeklerin ortaya çıkmasının ardından çok tartışılan bu teknoloji bakalım insanlığa ne getirecek?
Asal genom düzenleme teknolojisi CRISPR'a gölge düşürebilir
2012 yılında geliştirilen CRISPR tekniği halen ciddi sorunlara yol açabiliyor; bazen yanlış genleri değiştiriyor ve DNA’nın çifte sarmalının her iki zincirini de kesiyor. İnsan ve fare hücrelerinde denenen yeni teknik "asal genom düzenleme", CRISPR-Cas9 gibi mevcut genom düzenleme yaklaşımlarından daha fazla genetik mutasyon türünün düzenlenmesine imkan tanıyabilir!
Asal genom düzenleme tekniğinde, DNA üzerindeki hatalı dizilmiş yüzlerce nükleotit moleküler ayrı ayrı seçiliyor. Genetik hatalar tümüyle belirleniyor. Hatalı dizilmiş nükleotitlerin yeri değiştirilmiyor ve bunun yerine bu nükleotitler birbirlerine dönüştürülüyor. Araştırmacılar bu teknikle, insan vücudunda genetik / kalıtsal hastalıklara neden olan 75 bin gen değişikliğinin yüzde 89’unu düzeltmenin mümkün olabileceğini söyledi. Asal genom düzenleme ile önceki genom düzenleyici tekniklerin onaramadığı orak hücre anemisi ve Tay-Sachs (enzim eksikliği) hastalığına neden olan mutasyonlar onarılabilecek. Deneylerde, düzenlemelerin diğer tekniklere nispeten çok az hedef dışı değişikliklere neden olduğu açıklandı.
Starlink İnternet uyduları ile ilk tweetler
https://twitter.com/elonmusk/status/1186523464712146944?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1186523464712146944&ref_url=https%3A%2F%2Fwww.bilimma.com%2Fstarlink-uydulari-ufo-zannedildi%2F
Elon Musk‘a ait SpaceX şirketinin Starlink uyduları, alçak Dünya yörüngesinde iyi bir başlangıç yakalamış gibi görünüyor. Starlink uydularının ilk 60’ı, 23 Mayıs günü Falcon 9 roketiyle fırlatıldı. Starlink, dünyadaki insanlara (özellikle İnternet erişiminin olmadığı yerler) uygun fiyatlı ve hızlı İnternet erişimi sağlamak için geliştirildi.
Musk, 22 Ekim 2019 günü Starlink uydusu üzerinden İnternet’e bağlandığını da bir tweet ile bildirdi. Musk, Starlink uydusu üzerinden İnternet’e bağlandığını belirterek, “Bu tweeti Starlink uydusu üzerinden gönderiyorum.” dedi.
Starlink projesi kapsamında yörüngeye 42 bin uydu fırlatılması planlanılıyor. Nisan ayı hesaplamalarına göre yörüngede toplamda 2 bin 62 çalışır vaziyette uydu var. Yani SpaceX’in planladığı üzere 42 bin uydunun tamamı fırlatılırsa, şu ankinden 20 kat daha fazla uydu yörüngede bulunacak. İnsanlık tarihi boyunca ise 8 bin 500 uydunun kullanıldığını da belirtmeden geçmeyelim.
Avrupa Uzay Ajansı (ESA), 2 Eylül günü yaptığı açıklamada Starlink 44 uydusunun ESA'nın Aeolus uydusuna neredeyse çarpacağını açıkladı. Açıklamada, SpaceX’in uydusunun yerini değiştirmemesi üzerine ESA’nın, kaçınma manevrası yapmak zorunda kaldığı bildirildi.
Gökyüzünde tren görürseniz endişelenmeyin; UFO değil, Starlink uyduları
https://www.youtube.com/watch?v=ytUygPqjXEc&feature=emb_title
Ayrıca, Starlink uyduları zaman zaman vatandaşlar tarafından UFO da zannedildi. Hollanda’dan bir UFO web sitesi UFO Meldpunt Nederland, 150 kişi tarafından uyduların UFO zannedilerek endişeye sebep olduğunu raporladı. SpaceX, konuya ilişkin bir çözüm arayarak, bir sonraki uydu grubunun siyah renkli üretileceğini ve böylece daha az fark edilebileceğini açıkladı.
2019 yılına dair daha fazla gelişme, olgu, olayı "2019'un En'leri" serimizden okuyabilirsiniz.
2019'un En Popüler 12 Bilimsel Gelişmesi
Şimdi, 2020 yılına dair bilim camiası açısından dileklerimi iletmenin zamanı.
2020'den en büyük temennimiz; Söz konusu doğamız olduğunda artık bilim insanlarına kulak verin!
Dolu dolu geçen 2019 yılından sonra, öncelikle, 2020 yılında daha fazla bilimsel gelişmenin yaşanmasını temenni ediyorum. Bu yıl yayımlanan bir çalışmaya göre, araştırmacılar, AIDS hastalığına sebep olan, kendini hızlı bir şekilde eşleyebilen ve yayılabilen HIV-1’in DNA’sını farelerin genomundan temizlemeyi başardı. Böylece ilk kez bu DNA bir canlıdan temizlenebildi. Farelerden tamamen silinen HIV virüsünün insanlardan da artık tamamen silinme imkanının olmasını çok istiyorum. Ne yazık ki AIDS, küresel çapta ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor.
2020'den bir diğer dileğim, insanların doğa koruma konusunda daha hassas olması. 2019 yılı boyunca Antalya'da öldürülen yüzlerce Caretta caretta'yı, öldürülen vaşak ve çizgili sırtlanı, işkence edilerek öldürülen oklu kirpiyi ve nice nesli tehlike altında bulunan canlımızın katledilmesini gördük. 2020'den beklentim, kanunlarımızın da daha caydırıcı olması ve uygulanmasıyla birlikte, vatandaşların, doğanın sadece bize ait olmadığını anlaması ve canlılara işkence etmekten, öldürmekten artık vazgeçmesi yönünde. Dünyamız Altıncı Kitlesel Yok Oluş'a doğru hızla ilerlerken, geriye dönüp baktığımızda hayvanların ve diğer canlıların alanlarını insanlar olarak nasıl kısıtladığımızı, birçok canlının yeryüzünden silinip gitmesine nasıl sebep olduğumuzu görebiliyoruz. Şimdi, insanlık olarak, doğamıza verdiğimiz zararları bir şekilde telafi etmenin zamanı hala mı gelmedi?
Çevre açısından bir dileğim daha var! 2020'den itibaren artık doğanın kendi haline bırakılarak korunması. Salda Gölü çevresine yapılacak olan ister park, ister WC olsun her şekilde nihayetinde bir "yapılaşma" olan millet bahçesi gibi yapıların bilim insanlarının ifadeleri dikkate alınarak ve inatlaşmaktan vazgeçilerek geri çekilmesini umuyorum. Haricinde, Caretta caretta yuvalama alanları gibi özel alanlarda bu yıl gerçekleştirilen ve yüzlerce canımızın ölmesine sebep olan her türlü faaliyete de göz yumulmamasını diliyorum. Doğamıza ve çevremize zarar verebilecek her türlü girişimden önce bilim insanlarının sözü dikkate alınmalı, ihale isteyenlerin değil!
Bilim "bilim" dir!
2020'den bir diğer temennim de yine ülkemizde "bilim" adı altında yapılan faaliyetler için olacak. İsim ve yer belirtmeden bir anımı paylaşacağım önce; gittiğim bir bilim merkezinin haberini yapmak istemiştim. Yönetici ile görüştüm derken, yönetici "Ne anlatacağım ki, İnternet'te verdiğimiz röportajlar var aynı işte. Binanın dışarıdan fotoğraflarını çekersin bir de. Ama fotoğraflarda tüm sponsorlar mutlaka görünsün, eksik olmasın bir tanesi bile" demişti. Komik gibi ama ne yazık ki gerçek ve üzücü bir sohbet olmuştu. Bilim adına yapılan faaliyetlerde bilimin öncelik olması, halka aktarılması gerekilirken yine sponsorlar, maddi destekçiler ön plana çıkartılmaya çalışılıyor. Türkiye'nin acilen bu zihniyetten kurtulması lazım en başta. Çin, Ay'da pamuk tohumu filizlerken; Birleşik Arap Emirlikleri uzaya astronot gönderirken; CRISPR ile genetik hastalıklar temelden çözülmeye çalışılırken; yapay zeka algoritmaları insanların yapacağı bazı işleri artık yapabilirken ülkemizde bilim gündeminin bu şekilde sürüp gitmesi en basit ifadeyle "döneme ayak uyduramamak" olarak tanımlanabilir.
Velhasıl 2020, daha çok bilimsel gelişmenin yaşanacağı, çevreye daha duyarlı olduğumuz, her bireyin bundan böyle aslında bir doğa korumacı olduğu, bilim haberlerinin daha ön plana çıktığı, yalan bilim haberleri ile insanların kandırılmadığı bir yıl olsun... Ülkemiz açısından -önceki paragrafta belirttiğim gibi- bilimin artık daha da geç olmadan kavranmasını, bilimsel gelişmelere ağırlık verilmesini, bilim insanlarının "yapmayın" dediğinin yapılmadığı bir ülke olmasını isterim.
Es geçemeyeceğim bir dilek ise, Soner Yalçın'ın uzmanlık alanı veya medikal alanda hiçbir eğitimi olmamasına karşın yazdığı Kara Kutu kitabı gibi kitapların ve yazıların kâle alınmaması yönünde. Kitapçılar yüzbinlerce kitapla dolu. Ancak ne kadarı alanın uzmanı kişiler tarafından yazılıyor, ne kadarı tarafsız bir bakış açısıyla kaleme alınıyor, ne kadarı satmak değil de bilgilendirmek için piyasa çıkıyor? Vatandaşların, günümüzde kitap çıkarmanın çok da zor olmadığını göz önünde bulundurarak, Twitter dilivari kitaplara "salt gerçek" gözüyle bakmamasını ve karar alırken bu kitaplara göre değil, sağlık yetkililerinin yönlendirmelerine göre karar almasını isterim. Söz konusu kitabı destekleyen vatandaşlarımızın, günümüzde insan ömrünün daha uzun olduğunu; kitapta parmakla gösterilerek suçlanan "modern tıptan" önce de var olan ancak tanımlanamayan hastalıkların modern tıp sayesinde nasıl tedavi edildiğini; aşılar sayesinde yılda binlerce insanın nasıl kurtulduğunu da düşünmesini öneriyorum. Ülkemizde çocuk felci vakalarını görmediğimiz için belki çok uzak geliyor olabilir. Ancak dünyanın farklı noktalarında çocuklar aşılanmadığı için ömrünün sonuna kadar bu hastalıkla boğuşuyor. Kızamık vakalarını artık çok az gördüğümüz için unutmuş olabiliriz ama bu yıl ABD'de aşı karşıtı bir dini cemaatin yüzüne yüzlerce vakanın nasıl patlak verdiğini, "ekonomi devi" ABD'de bazı belediyelerde nasıl olağanüstü hal ilan edildiğini hatırlatalım.
Bilimma'nın bilim ve çevre muhabiri olarak ben Hilal Bardakcı, 2020'ye dair başlıca dileklerimi sizlere sunmuş oldum. Siz de 2020'den beklentilerinizi, 2019'a dair yorumlarınızı bize iletirseniz memnun oluruz.
Güle güle 2019, bize çok şey kattın!
Hoşgeldin 2020! Bize güzellikler, bilim ve dünyamız için sağlık getir!