Nobel Ödülü madalyalarının Nazilerden neden saklandı? ABC News'e yazan bilim yorumcusu Dr. Karl Kruszelnicki'nin makalesinden faydalanarak Nazilerden saklanan Nobel madalyalarını yazdık. 

Bir Nobel Ödülü madalyasındaki altın, bir havaalanı X-ray tarayıcısından geçmeye çalıştığınızda büyük bir etki yaratacak kadar yoğundur. Ayrıca altın dağılmaya karşı çok dirençlidir de. Ancak Dr. Karl Kruszelnicki'nin anlattığı gibi, bir kimyager - George de Hevesy, iki altın madalyayı Nazilerden saklaması gerektiği için adeta yok etti. 

Kruszelnicki, 2011 Nobel Fizik Ödülü sahibi Brian Schmidt'in bir anısını ile makaleye başladı; Schmidt, büyükannesini ziyaret ettikten sonra Kuzey Dakota'daki Fargo kasabasını terk ediyordu. Havaalanındaydı ve bilgisayar çantası X-ray cihazından geçiyordu. Havaalanındaki X-ray tarayıcısı, bilgisayar çantası içinde tamamen sıradışı bir siyah daire gösteriyordu. Bu, altın Nobel Ödülü madalyası idi. 

Nobel Ödülü sahibi Schmidt'in anısı

Ulaştırma Güvenliği İdaresi (TSA) görevlisi, “Çantanızda bir şey var.” dedi. Profesör Schmidt, bilgisayar çantasını açtı ve Nobel Ödülü madalyasını içeren küçük taşıma çantasına işaret ederek, "Bence bu, muhtemelen." dedi. 

TSA memuru, "Bu nedir?" dedikten sonra, Schmidt, "Büyük bir altın madalyon." cevabını verdi.

TSA memuru şaşkındı, çünkü birçoğumuz gibi fiziksel olarak bir Nobel madalyasını hiç görmemişti o ana kadar. 

Ardından memur sordu: "Bu neyden yapılmış?"

Schmidt, cevapladı: "Altın."

Memur, bir soru daha sordu: “Bunu sana kim verdi?”

Schmidt: "İsveç Kralı Gustav" dedi. 

TSA memuru, “Neden sana verdi?” diye sordu.

Prof. Dr. Brian Schmidt, soruyu, "Çünkü evrenin büyüme oranının hızlandığını keşfeden bir ekibin lideriydim." şeklinde cevapladı. 

TSA memuru, bir soru daha sordu: "Bu bir Nobel Ödülü mü? Sen Nobel Ödülü sahibi misin?" 

Schmidt, "Evet" diyerek cevap verdi. 

Bir Nobel Ödülü nasıl idam cezamızı getirebilir?

Nobel Ödüllü bilim insanları James Frank (solda), Max von Laue (sağda).

Her şey mükemmel görünüyor değil mi? Ama bazen, üzerinde ismimizin yazılı olduğu bir Nobel Ödülü madalyası, ölüm cezası getirebilir. Nazilerin Danimarka'yı işgal ettiği Nisan 1940'ta durum böyleydi. İki Alman Nobel Ödülü sahibi (biri Yahudi, diğeri Yahudi sempatizanı) bilim insanı, altın madalyalarını korunması için o zamanlar Kopenhag'da yaşayan Nobel Ödüllü fizikçi Niels Bohr'a göndermişti. Hitler'in Almanya'sından diğer ülkelere altın göndermek yasadışıydı. 

Naziler, Alman bilim insanları Max von Laue ve James Frank'ın isimlerinin yer aldığı altın Nobel Ödülü madalyalarını bulsalardı, idamlarına karar verilebilirdi. Bohr takımının bir üyesi olan Nobel Kimya Ödülü sahibi George de Hevesy, altın madalyaları eritmeye karar verdi. Tüm değerli metaller gibi, altın da oldukça etkisizdir. Ancak altın bile aqua regia (Kral suyu da deniliyor) ile tepkimeye giriyor ve eriyebiliyor. Aqua regia, hidroklorik asit ve nitrik asitin 3:1 oranında göre karıştırılmasıyla oluşturulan bir asit çözeltidir.

Nitrik asit ilk önce elektronları yüzeydeki birkaç altın atomundan kopartarak yüklü altın iyonlarına dönüştürür. Ardından hidroklorik asidin etki etme sırası gelir. Klorür iyonları, yüklü altın iyonlarıyla reaksiyona girerek onları çözer. Tüm altın iyonları bu şekilde yok olunca, nitrik asit geri döner ve daha fazla iyon oluşturur. İşlemi süresiz tekrarladıkça altın erir. 

Nazi işgal kuvvetleri, 1940 yılının Nisan ayında Kopenhag'dan geçerken, George de Hevesy, “yasadışı” olarak Almanya'dan alınan iki altın Nobel Ödülü madalyasını eritmeye başladı. Böylece zamana karşı yarış başlamış oldu. Çünkü bu madalyalar küçük değildir; 66 milimetre, 200 gram ağırlığında ve 23 ayar altınlar. Fakat nihayetinde iki madalya ortadan kayboldu.

De Hevesy, çözünmüş altın madalyaları içeren, turuncu renkli aqua regia beher kabını bir rafa koydu ve orada bıraktı. Üç yıl sonra, 1943'te Nazi kontrolündeki Kopenhag, Yahudi bir bilim insanı için artık güvenli değildi ve de Hevesy, İsveç'e yerleşti. Nazilerin savaşlarda kaybetmesiyle, de Hevesy laboratuvara döndüğünde, turuncu renkli sıvı kabına dokunulmamıştı. Bazı temel kimyasalları kullanarak, çözünmüş altını bir çökelti olarak geri aldı ve metali Stockholm Akademisi'ne gönderdi. Altın daha sonra yeniden biçimlendirilerek, 1952'de düzenlenen bir törenle gerçek sahipleri Max von Laue ve James Franck'a yeniden takdim edildi.

Kaynak;

ABC